Bu kitap, Gözler v. Çağlayan davası olarak isimlendirdiğim, Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin E.2012/49, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin E.2017/1161 ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E.2019/4047 sayılı dosyalarında görülmüş olan davaya ilişkindir. Bu kitapta söz konusu dava dosyalarında bulunan dava evrakının önemli bir kısmı yayınlanmakta ve dava bunlar ışığında incelenmekte ve eleştirilmektedir.
Gözler v. Çağlayan davasının çok güçlü bir dava olduğunu sanıyordum. Bu davada ileri sürdüğüm iddiaları kanıtlamak için 276 adet somut alıntı örneği vermiştim. Bu örneklerdeki usûlsüz alıntıların apaçık olduğunu ve usûlsüz alıntı iddiamın çürütülemez bir iddia olduğunu düşünüyordum. Davamı istinaf safhasında kaybedince şaşırdım. Ancak ümidimi yitirmedim. Temyiz başvurusunda bulundum. Yanlışın Yargıtaydan döneceğini umuyordum. Çünkü hâlâ davamın ve kanıtlarımın çok güçlü olduğuna inanıyordum. Davamı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2 Mart 2020 tarihli kararıyla kaybettiğimi öğrenince ise büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Bu davada büyük bir haksızlığa uğradığım hissi bende oluştu.
Gerek benim, gerekse hakkını arayıp hakkını alamadığını düşünen herkesin, davalarıyla ilgili olarak, hatalı gördükleri kararlarından dolayı mahkemeleri Türk milletine şikâyet etme hakları olduğunu düşünüyorum. Mahkeme kararıyla davayı kaybetmiş olmak, mahkemeyi Türk milletine şikâyet etme hakkını kaybetmiş olmak demek değildir. Malum, Anayasamızın 9’uncu maddesine göre, yargılama yetkisi mahkemeler tarafından Türk milleti adına kullanılır. Dolayısıyla Türk mahkemeleri huzurunda hakkını arayan ve hakkını alamadığını düşünen herkesin, mahkemeleri, Türk milletine şikâyet etme hakkı vardır. İşte bu kitabı yazmamın sebebi budur: Davam hakkında karar veren mahkemeleri Türk milletine şikayet etmek!
Bu davayı kitaplaştırmamın başlıca iki amacı vardır:
Türkiye’de fikrî haklar bilinci ve duyarlılığı oldukça düşüktür. Bu durum yargıya da yansımaktadır. Türkiye’de fikrî hakların yargısal korunması konusunda ciddi sorunlar vardır. Gözler v. Çağlayan davası, bu sorunları somut olarak gözler önüne sererek Türkiye’de fikrî haklar bilincinin ve duyarlılığının gelişmesine katkıda bulunabilecek örnek bir davadır. Hâliyle bunun için bu davanın kamuoyu tarafından bilinmesi ve tartışılması gerekir. Bu davayı kitaplaştırmamın birinci amacı budur.
Türkiye’de, Adalet Bakanlığı dahil, herkes, yargılama kalitesinin düşüklüğünden şikayet ediyor. Bu nedenle sık sık “yargı reformu” için kanunlar çıkarılıyor. Yargılama kalitesi kanunla artırılamaz. Bu kalite, somut davalarda, doğru ve zamanında verilmiş kararlarla artar. Bunun için, davalarda nasıl yanlış kararlar verildiğini örnekleriyle göstermekten ve bunu tartışmaktan çekinmemek gerekir. Ben bu kitapta, Gözler v. Çağlayan davasında, hâkimlerin yaptıkları hatalara somut örnekler veriyorum. Bu dava, Türkiye’de yargılama kalitesindeki sorunları resmeden bir örnek dava hâline gelsin istedim. Bu dava Türkiye’de yargılama kalitesine ilişkin sorunlara ışık tutsun, bu sorunların daha somut bir şekilde tartışılmasına vesile olsun istedim. Bu davayı kitaplaştırmamın ikinci amacı da budur.