TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

( www.idare.gen.tr )

 

 

 

RAMAZANCAGLAYAN.COM'a

CEVAP

 

 

Kemal Gözler

 

RAMAZANCAGLAYAN.COM HAKKINDA

Prof. Dr. Ramazan Çağlayan, ramazancaglayan.com isimli bir internet sitesi kurarak hakkımda “Zarurî Bir Açıklama” ve “Önemli Bir Uyarı” başlıklı metinler yayınladı. Bu metinlere biraz aşağıda cevap vereceğim. Ama önce www.ramazancaglayan.com sitesinin neden kurulduğu konusundaki fikrimi açıklamak isterim.

Bundan önce şunu belirteyim: ramazancaglayan.com sitesinin ne zaman faaliyete geçtiğini bilmiyorum. Ben siteyi ilk defa 13 Temmuz 2013 günü  gördüm. Bu sitede, sitenin kuruluş tarihi, son güncellenme tarihi, sitenin editörünün veya içerik sağlayıcısının ismi ve keza siteyle ilgili iletişim ve elektronik posta adresi bilgileri de bulunmamaktadır.

Bilindiği gibi, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ramazan Çağlayan’ın İdare Hukuku ve İdarî Yargılama Hukuku (Ankara, Dinamik Akademi, 3. Baskı, 2011, 498 s.) isimli kitabında, benim İdare Hukuku Dersleri (Bursa, Ekin, 2010, 864 s.) isimli kitabımdan yapılmış usûlsüz alıntılar bulunduğunu göstermek amacıyla geçen Mart ayında bir eleştiri kitabı yayınladım (Kemal Gözler, İdare Hukuku ve İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler, Bursa, Yazarın Kendi Yayını, 2013, 184 s.). Mayıs ayında da Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku (Ankara, Seçkin, 2011, 696 s.) isimli kitabında, benim İdare Hukuku (Bursa, Ekin, 2003, 2 Cilt, 2800 s.) isimli kitabımdan yapılmış usûlsüz alıntılar bulunduğunu göstermek amacıyla bir başka eleştiri kitabı yayınladım (Kemal Gözler, Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler, Bursa, Yazarın Kendi Yayını, 2013,  XVI+712 s.). Her iki kitabın  tam metinlerini bir yandan www.idare.gen.tr ’de ve Google Books’ta yayınladım (İkinci kitap henüz Google Books’ta yayınlanmamıştır).

Bunun üzerine Ramazan Çağlayan avukatı aracılığıyla söz konusu idare.gen.tr ve books.google.com’daki bu yayınların içeriğini kaldırmam için bana noterden bir ihtarname gönderdi. İhtarnameyi dikkate almadım. Bunun üzerine Ramazan Çağlayan vekili aracılığıyla Kırıkkale Sulh Ceza Mahkemesinde 19 Haziran 2013 günü  idare.gen.tr ve books.google.com sitelerindeki yayın içeriğinin kaldırılması için talepte bulundu.

Kırıkkale 3. Sulh Ceza Mahkemesi 28.6.2013 tarih ve 2013/318 sayılı D.İş kararı ile Ramazan Çağlayan’ın yayın içeriğinin kaldırılması talebini,

“712 sayfadan oluşan söz konusu yayının, içerik bölümlemesi itibarı ile örnekleme esasına göre yazılmış bir eleştiri kitabı niteliğinde bulunduğu,  … bir yazarın bir başka yazarın kendi kitabından usûlsüz alıntı yaptığı iddiası temelinde yazdığı bir yayının, … eleştiri amaçlı bilimsel bir çalışma olarak kabulünün gerekli olduğu, bu durumun kitabın içeriğinin doğru ya da yanlış olmasından bağımsız olarak, bilimsel çalışma ve yayın hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği”

gerekçesiyle reddetmiştir. (Gerekçenin tümünü burasını tıklayarak okuyabilirsiniz).

Sanıyorum Ramazan Çağlayan, benim eleştiri kitaplarımı mahkeme kararıyla idare.gen.tr’den ve Google Books’tan kaldırtamayınca, ramazancaglayan.com sitesini faaliyeti geçirdi ve bu sitede “Zaruri Bir Açıklama” ve “Önemli Bir Uyarı” başlıklı metinler yayınladı. Ramazan Çağlayan’ın bu metinlerine www.ramazancaglayan.com  linkinden ulaşabilirsiniz.

Keşke Ramazan Çağlayan, benim internet sitemin içeriğini mahkeme kararıyla kaldırmaya teşebbüs edeceği yerde, doğrudan ramazancaglayan.com  sitesini kurup, bana  cevap verseydi. Mahkeme kararıyla bir internet sitesinden yayın içeriğini kaldırtmayı talep edip, bunu başaramadıktan sonra kendisinin de internet sitesini faaliyete geçirmesi, ifade ve yayın hürriyetine saygı bakımından çok tutarlı bir davranış değil. Şimdi benim de, Ramazan Çağlayan’ı izleyerek ramazancaglayan.com’un sitesinin içeriğinin kaldırılması için mahkemeye mi başvurmam lazım?

 

 

RAMAZAN ÇAĞLAYAN’IN  “ZARURİ BİR AÇIKLAMA”SINA CEVAP

 

Ramazan Çağlayan “Zaruri Bir Açıklama” başlığı altında çeşitli iddialarda bulunuyor. Bu iddialara sırasıyla aşağıdaki gibi cevap vermek isterim:

1. TCK,  m.288’deki Suçu İşlediğim İddiası ve Bu İddiaya Karşı Cevaplarım

Ramazan Çağlayan “Zorunlu Açıklama” başlıklı metni şöyle başlıyor:  

“Kemal Gözler benim piyasada 3. baskısı bulunan “İdari Yargılama Hukuku” isimli eserimin birinci baskısında hukuka aykırı iktibas bulunduğu gerekçesiyle Ankara Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde bir dava açtı. Dava uzun zamandan beri kendi seyrinde devam etmektedir. Yargılama süreci devam eden bir konuda açıklama yapmak hukuken suç olduğundan (TCK 288), bu güne kadar dava konusu ile ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadım. Ancak Gözler, hukukun bu en hassas kuralını hiçe sayarak, davanın sonucunu beklemeden, ….” (tam metni http://www.ramazancaglayan.com  dan okuyabilirsiniz).

Görüldüğü gibi Ramazan Çağlayan, benim, TCK, m.288’deki suçu işlediğimi  iddia ediyor. 

a) Bu iddia doğru değildir. TCK,  m.288’de “görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır” denilmektedir. Ramazan Çağlayan’ın benim Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler isimli kitabımın hangi sayfasında hangi paragraf  veya cümlelerimin, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde görülen davada hukuka aykırı karar vermek üzere yargı görevi yapanı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla yazıldığını göstermesi gerekir.

b) Ayrıca Ramazan Çağlayan benim TCK, m.288’i ihlâl ettiğimi düşünüyorsa yapması gereken şey, internet yoluyla, benim TCK, m.288’deki suçu işlediğimi iddia etmek değil, gidip Cumhuriyet Savcılığına hakkımda şikayette bulunmaktan ibarettir. Acaba şimdi ben, Ramazan Çağlayan’ın bana internet yoluyla suç isnat ettiğini iddia edip, bu sitenin kapatılması için mahkemeye mi başvurmalıyım?

Benim kitabımda görülmekte olan bir davada hukuka aykırı karar verdirmek üzere yargı görevi yapanı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla yazılmış tek bir cümle yoktur. 712 sayfalık söz konusu kitap, hukuka aykırı bir kitap değil, bilimsel bir eleştiri kitabıdır ve Anayasamızın “bilim ve sanat hürriyeti” başlıklı 27’nci, “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26’ncı maddesinin koruması altındadır. Keza bu kitabı kağıt olarak yayınladıktan sonra, internete koymam ve email ile bunu meslektaşlarıma duyurmam, hukuka aykırı fiiller değil, Anayasamızın tanıdığı “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kapsamında olan fiillerdir. Ayrıca belirtmek isterim ki, benim eleştiri kitabı yayınlamam, bunu internete koymam fiillerinde kamu yararı da vardır. Bu eleştiri kitaplarını yayınlamam ve bunları internete koymam sayesinde Türk hukuk doktrinin kanayan bir yarası olan “usulsüz alıntı” sorunu, somut örnekler üzerinden bu doktrinin üyeleri tarafından tartışılma imkânı buldu.

c) Diğer yandan ben Ramazan Çağlayan hakkında bir kitap değil, iki kitap yayınladım. Kitaplardan birincisi olan Ramazan Çağlayan’ın İdare Hukuku ve İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler başlıklı kitap, görülmekte olan bir dava var iken yayınlanmış bir kitap değildir. Dolayısıyla bu kitaba ilişkin olarak Ramazan Çağlayan’ın benim yargılama süreci devam ederken “kitaplar” yayınladığım iddiası zaten vakıa olarak doğru da değildir.

d) Davalar Sonuçlanınca, Davalar Hakkında da Kitaplar Yayınlayacağım

Benim kitabım, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde görülen dava hakkında değil, Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku isimli kitabı hakkında yazılmış bir eleştiri kitabıdır. Ramazan Çağlayan’a karşı Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açtığım dava sonuçlanınca, bu dava hakkında da bir kitap yayınlayacağım. Bu dava sonuçlandıktan sonra, açtığım davada Mahkemenin kimleri bilirkişi olarak seçtiğini, bilirkişi heyetinin ne raporlar verdiğini, Mahkemenin ne karar  verdiğini açıklayacak ve gerek bilirkişi raporunun, gerekse mahkeme kararını bir değerlendirmesini ve eleştirisini şüphesiz ki yapacağım. 

Keza ceza soruşturması ve açtırmayı başarabilirsem ceza  davası sonuçlandıktan sonra, Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku isimli kitabı hakkında ceza davası açılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığım şikayet hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ne karar verdiğini, bu karar üzerine Kırıkkale Üniversitesinin hangi soruşturmaları açıp açmadığını, kimleri bilirkişi olarak seçtiğini, bilirkişilerin ne raporlar verdiğini, Kırıkkale Üniversitesinin çeşitli kurullarının ne kararlar aldığını, Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğünün ne  işlemler yaptığını, bütün süreç tamamlandığında açıklayacağım ve bunların bir değerlendirmesini de yapacağım.   

2. Telaş İçinde Kitap Yazdığım İddiası ve Bu İddiaya Karşı Cevaplarım

Ramazan Çağlayan kitabımı “telaş içinde” yazdığımı iddia etmektedir. Bu doğru değildir. Söz konusu kitabın yazılması benim Kasım 2011’den Mayıs 2013’e kadar tam bir buçuk yılımı almıştır. Kitabın nasıl emekle ve dikkatlice yazıldığını kitaba bakan herkes görür (Bkz.:  http://www.idare.gen.tr/caglayan-elestiri.htm ). Asıl “telaş içinde” kitap yazan Ramazan Çağlayan’ın kendisidir. Ramazan Çağlayan Eylül 2011’de söz konusu kitabın birinci baskısını, Şubat 2012’de ikinci baskısını ve Ocak 2013’de üçüncü baskısını yaptı. Kitaplarının ne kadar özenle yazıldığı konusunda benim eleştiri kitabıma bakılabilir. Sadece bir örnek vereyim: Ramazan Çağlayan, yedi satırlık bir Fransızca alıntıda tam 13 adet yazım yanlışı yapmıştır (Bkz.: Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler, op. cit., s.31-32, http://www.idare.gen.tr/caglayan-elestiri-kisa.pdf ).

4. İlgisiz Kişilere Kitap ve E-Posta Gönderdiğim İddiası ve Bu İddiaya Karşı Cevaplarım

Ramazan Çağlayan, “Zaruri Bir Açıklama” başlıklı metinde benim eleştiri kitaplarımı “ilgili-ilgisiz herkese gönder(diğimi)” ve keza bu konuda “ilgili-ilgisiz herkese elektronik postalar gönder(diğimi)” yazıyor.

Öncelikle belirteyim ki, ben bir kitabı istediğim kişiye gönderebilirim. Keza istediğim her kişiye e-posta gönderebilirim. Bu düşünceyi yayma ve iletişim hürriyeti kapsamında bulunan bir fiildir.  Ancak şunu özellikle belirtmek isterim ki, eleştiri kitaplarımı sadece “ilgili” kişilere gönderdim. Bu kişilerin hepsi ya üniversitede öğretim elemanıdır, ya hâkim, avukat, uzman, müfettiş gibi hukuk uygulamacısıdır. Keza kitabımı toplu olarak gönderdikten sonra geriye kalan 100  kadar nüshayı isteyen kişilere ayrıca gönderdim. Bunların arasında önemli miktarda hukuk öğrencisi vardır. Özellikle Ramazan Çağlayan’dan ders almış olan Kırıkkale Üniversitesi öğrencileri veya Ramazan Çağlayan’ın eleştirdiğim İdarî Yargılama Hukuku kitabı kendilerine başka üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmuş pek çok öğrenci bana e-posta atarak Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler isimli kitabımı benden talep ettiler ve ben bu öğrencilere söz konusu kitabı gönderdim. Herhalde bu öğrencilerin “ilgisiz” kişiler olduğu iddia edilemez. İlgisiz kişilere kitap gönderdiğimi iddia eden Ramazan Çağlayan’ı isim vererek hangi “ilgisiz” kişiye kitap gönderdiğimi ispata davet ediyorum.

Keza kitabımın ve kitabımın yer aldığı internet sayfasının tanıtımı için pek çok kişiye e-posta gönderdim. Ancak bu kişiler Ramazan Çağlayan’ın iddia ettiği gibi “ilgili-ilgisiz kişiler” değil, hepsi öğretim elemanı olan veya hukuk uygulayıcısı olan kişilerdir. İlgisiz kişilere e-posta attığımı iddia eden Ramazan Çağlayan’ı isim vererek hangi “ilgisiz” kişiye e-posta attığımı ispata davet ediyorum.

Burada özellikle şunu belirtmek isterim ki, ben neredeyse 20 aydır, Ramazan Çağlayan benden yaptığı usûlsüz alıntılara karşı kitap yazmakla, dava açmakla, davaya verilen cevaplara cevap yazmakla uğraşıyorum. Bu süre içinde kitaplarım yayınlanıncaya (Mart ve Mayıs 2013) kadar Ramazan Çağlayan’ın benden intihal yaptığı iddiasını kamuoyundan özenle sakladım. Çünkü somut örnekler vermeden bir akademisyen hakkında usûlsüz alıntı iddiasını çirkin bir iddia olarak buluyorum. Bu nedenle bu iddiada bulunabilmek için önce Mart ayında Ramazan Çağlayan’ın bir kitabı hakkında bir eleştiri kitabı yayınlayarak 85 adet usûlsüz alıntı örneği verdim. Sonra Mayıs ayında Ramazan Çağlayan diğer bir kitabı hakkında bir eleştiri kitabı yayınlayarak 276 adet somut örnek verdim. Bu somut örneklerden sonra Ramazan Çağlayan hakkındaki iddialarımı dile getirdim. Ve bu iddialarımı sadece öğretim elemanları ve hukukçular ile paylaştım. Özellikle istemelerine rağmen gazetecilere, medya mensuplarına vermedim. Ramazan Çağlayan ile ilgili iddialarımın sadece akademik âlemde  ve hukukçular arasında tartışılmasını istedim. Bunda da başarılı oldum. Benim görebildiğim kadarıyla Ramazan Çağlayan hakkındaki iddialarım gazete ve televizyonlarda yer almadı. Bir istisnayla: Kırıkkale’de merkezli kral71.com isimli internet sitesinde bir haber çıktı ( http://www.kral71.com/haber_detay.asp?haberID=1424 ). Kesinlikle bu haberi ben sızdırmadım. Bunu Ramazan Çağlayan’ın kendisi de sızdırmamış ise, Ramazan Çağlayan’ın mensubu olduğu Üniversite sızdırmıştır.

Geçmişte benim usûlsüz alıntı iddialarımdan çok daha basit intihal iddiaları gazete ve televizyonlara yansıdı. Gazetelere yansımamış ender intihal davalarından biri benim Ramazan Çağlayan karşı açtığım intihal davasıdır. Bu tamamıyla benim sayemde gerçekleşmiştir.

5. Haksız Dava Açtığım İddiası ve Buna Karşı Cevabım

Ramazan Çağlayan’ın “Zarurî Bir Açıklama” başlıklı yazısında “Gözler tarafından haksız bir şekilde açılan dava” diye bir ifade geçmektedir. Açtığım davanın “haksız bir şekilde” açılıp açılmadığına Ramazan Çağlayan değil, bizzat mahkeme  karar verecektir. Şimdi bu vesileyle ben Ramazan Çağlayan’a şunu sormak isterim: Görülmekte olan bir davanın “haksız bir şekilde açıldığını” yazarak acaba siz TCK, m.288’i ihlâl etmiş mi oluyorsunuz?

6. Yargı Kararını Beklemeden Kitap Yayınlamamın Ramazan Çağlayan’a Telafisi İmkansız Zararlar Verdiği İddiası ve Buna Karşı Cevaplarım

Ramazan Çağlayan, “Gözler tarafından haksız bir şekilde açılan dava ve dile getirilen ithamlar ciddi zararlarıma yol açtığı gibi, yargı kararını beklemeden giriştiği yöntemler de bu zararımın telafi edilemez boyutlara ulaşmasına neden olmuştur” diye yazmaktadır.

Yargı kararını beklemeden eleştiri kitabı yayınlamam Ramazan Çağlayan’a zarar vermiş olabilir. Ne var ki sorumluluk doğurabilmesi için bu zararın ayrıca hukuka aykırı olması da gerekir. Benim eleştiri kitabımdaki pek çok cümle ve açıklama Ramazan Çağlayan’ı üzmüş olabilir. Ancak bu cümlelerin benim sorumluluğuma yol açabilmesi için, sadece Ramazan Çağlayan’ı üzmeleri yeterli değildir; bu cümlelerin hukuka aykırı da olmaları gerekir. Ramazan Çağlayan’ı kendisine zarar veren cümlelerin neler olduğunu ve bu cümlelerin neden ve nasıl hukuka aykırı olduğunu göstermeye davet ediyorum.

Benim kitabım Ramazan Çağlayan’a hakaret amacıyla yazılmış bir kitap değildir. Benim kitabım Ramazan Çağlayan’ın benim kitabımdan usûlsüz olarak alıntılar yaptığı vakıasını gözler önüne sermek için yazılmış bir bilimsel eleştiri kitabıdır. Kitapta esas itibarıyla önce Ramazan Çağlayan’ın kitabından paragraf veya paragraflar alınmış ve onların altına bunların kaynağı olan benim kitabımdaki paragraf veya paragraflar verilmiş ve bunlar arasında karşılaştırma yapılıp ortada usulüz bir alıntı olduğu vakıası gösterilmeye çalışılmıştır.

Bu karşılaştırmalı paragrafların herkes tarafından görülmesi Ramazan Çağlayan’a zarar verip vermediği hususu benim meselem değildir. Benim yazdığım şeyler, hukuka aykırı iseler bunlar benim meselem hâline gelir. Ramazan Çağlayan’ın kitabından bir paragraf alıp onun altına benim paragrafımı koyup, bakın bunlar arasında tam bir ayniyet veya rastlantıyla açıklanamayacak derecede benzerlik var; Ramazan Çağlayan bu paragrafı benden almış, ama bana atıf yapmamış demek, hangi hukuk kuralını ihlâl etmektedir? Ramazan Çağlayan’ın bu soruya cevap vermesi gerekir. Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler isimli kitabımın 364’üncü sayfasından bir örnek vereyim:

Çağlayan, İdarî Yargılama Hukuku, op. cit., 2011, s.433, paragraf 4:

Gözler, İdare Hukuku, op. cit., 2003, c.II, s.953, paragraf 4:

Devletin kamu hizmetlerinde istihdam ettiği kişilerin fiilleriyle bireylere verilen zararlardan dolayı devlete yüklenebilecek sorumluluk, bireyler ile bireyler arasındaki ilişkiler için Medenî Kanunda kabul edilmiş ilkelerle düzenlenemez. Bu sorumluluk ne genel, ne de mutlaktır. Bu sorumluluğun hizmetin gerekleri ve devletin hakları ile özel kişilerin haklarını uzlaştırma ihtiyacına göre değişen özel kuralları vardır. O hâlde [devletin bireylere verdiği zararlar hakkında karar vermeye] sadece idarî makamlar yetkilidir"97.

97. “Considérant que la responsabilité, qui peut incomber à l’Etat pour les dommages causés aux particuliers par le fait des personnes qu’il emploie dans le service public, ne peut être régie par les principes qui sont établis dans code civil, pour les rapports de particulier à particulier; que cette responsabilité n'est ni générale, ni absolue; qu’elle a ses règles spéciales qui varient suivant les besoins du service et la nécessité de concilier les droits de l’Etat avec les droits privés” (Tribunal des conflits, 1 Şubat 1873, Blanco, 1er supll. s.61, nakleden: Long et al., op. cit., s.1).

Görüldüğü gibi Ramazan Çağlayan’ın İdarî Yargılama Hukuku isimli kitabının 433’üncü sayfasındaki dördüncü paragrafı (dipnotuyla birlikte) ile benim İdare Hukuku isimli kitabımın 953’üncü sayfasının dördüncü paragrafı kelime kelimesine,  noktası virgülüne aynıdır. Ancak Ramazan Çağlayan bana atıf yapmamaktadır. Ramazan Çağlayan’ın Fransız Uyuşmazlık Mahkemesinin bir kararından yaptığı 63 kelimelik bu “sözde” çeviri, kelime kelime, noktası virgülüne benim çevirimle aynıdır. Ramazan Çağlayan’ın benim çevirimden yararlanmadan bu çeviriyi kendisinin yapmış olma ihtimali var mıdır?

Yukarıdaki iki paragraf alt alta vermem Ramazan Çağlayan’ı incitiyor olabilir. Ama bu iki paragrafı alt alta vererek benim yaptığım hukuka aykırılık nedir? Ben bu iki paragrafı alt alta vererek hangi hukuk kuralını çiğniyorum? Ramazan Çağlayan’ın paragrafı ve benim paragrafımı alt alta vermem mi hukuka aykırıdır? Yoksa Ramazan Çağlayan’ın bana atıf yapmadan benim 63 kelimelik bir paragrafımı kelime kopyalaması mı hukuka aykırıdır? Ramazan Çağlayan dürüstlük noktasında samimi ise, bende suç aramak yerine kendine bakıp, “ben nasıl olup da Kemal Gözler’den 63 kelimelik paragrafı alırken kaynağını göstermeyi unutmuşum” sorusunu kendine sorması gerekir.

7. “Ahlâk” ile İlgili İddialar ve Bunlara Karşı Cevaplarım

a) Ramazan Çağlayan, “Zaruri Bir Açıklama”da benim hakkımda “bu davranışın hangi adalet ve hukuk anlayışına, hangi ahlâka sığdığını kamuoyunun takdirine bırakıyorum” diye yazmaktadır. Ben de kendisine, benim kitabımdan 276 adet usûlsüz alıntı yapmanın “hangi adalet ve hukuk anlayışına” sığdığını  sormak istiyorum. İlave etmek istiyorum: Hakkında intihal iddiasıyla dava açılmış bir kitap ile telaş içinde profesör olmak “hangi ahlâka sığmaktadır?

b) Ahlaktan bahseden Ramazan Çağlayan’a ayrıca şunu da sormak isterim: Eylül 2011’de kitabınızın ilk baskısını yaptıktan altı ay sonra,  Şubat 2012’de kitabınızın niçin ikinci baskısını yaptınız? Niçin bu ikinci baskıda birinci baskıda bana yapmadığınız atıfları tamamladınız ve bana toplam 550 adet atıf yaptınız? Niçin ikinci baskıdan 11 ay sonra bir üçüncü baskı yaptınız ve bana yaptığınız 550 adet atıfı üçüncü baskıdan bir çırpıda çıkardınız ve bibliyografyadan da adımı sildiniz? İkinci baskıda değer verip kendisine 550 adet atıf yaptığınız bir yazarın on bir ay sonra değersiz olduğunu mu farkettiniz? Ramazan Çağlayan’ın ikinci baskıda bana yaptığı 550 adet atıfı on bir ay sonra yaptığı üçüncü baskıdan bir çırpıda çıkarması şeklindeki davranışının “hangi ahlâka sığdığını kamuoyunun takdirine bırakıyorum”.

c) Ahlaktan bahseden Ramazan Çağlayan’a ilaveten şunu da sormak isterim: kitabınızın ikinci baskısının önsözünde şu cümleleri okuyoruz:

İkinci baskıda niçin bana minnettarlığınızı ifade etme gereği duydunuz? Bana böylesine bir minnettarlık duyarken ne oldu da kitabınızın on bir ay sonra yaptığınız üçüncü baskısından bana yaptığınız 550 adet atıfı çıkardınız ve neden benim adımı kitabınızın bibliyografyasından sildiniz? “Minnettarlık” sizin için bu kadar ucuz bir şey mi?

9. Tek Taraflı Değerlendirmeler Yaptığım İddiası ve Buna Karşı Cevaplarım

Ramazan Çağlayan, “Zaruri Bir Açıklama” başlıklı metinde beni “tek taraflı değerlendirmelerinden oluşan kitaplar yazmak” ile suçluyor. Haliyle bir kitap bir yazar tarafından yazıldığına göre o yazarın tek taraflı değerlendirmelerinden oluşur. Ancak ben iddialarım hakkında karşı iddiaları okumaya, eleştirilerim üzerinde karşı eleştirileri dinlemeye hazırım. Okuyucular hem benim iddialarımı, hem  Ramazan Çağlayan’ın karşı iddialarını okusunlar. Bu nedenle gerek bu sayfada gerek eleştiri kitabımın yayınlandığı sayfada Ramazan Çağlayan’ın sitesine aşağıdaki şekilde link verilmiştir.

Eleştiri kitaplarımıza karşı Ramazan Çağlayan’ın yaptığı savunmalar, karşı iddialar ve karşı eleştiriler için izleyen linke tıklayabilirsiniz: http://www.ramazancaglayan.com

İsteyen kişiler bu linki tıklayarak Ramazan Çağlayan görüşlerini okuyabileceklerdir. Aynı şeyi Ramazan Çağlayan’dan da bekliyorum. Ramazan Çağlayan’dan ramazancaglayan.com sitesine şu linki koymasını rica ediyorum:

Kitaplarım hakkında Kemal Gözler’in yazdığı eleştiri kitaplarını okumak için izleyen linklere tıklayabilirsiniz: http://www.idare.gen.tr/caglayan-elestiri.htm  ; http://www.idare.gen.tr/caglayan.htm .

Böylece okuyucular, hem benim görüşlerimi, hem de Ramazan Çağlayan’ın görüşlerini öğrenmiş olacak  ve bu şekilde “tek taraflılık”tan kurtulmuş olacağız.

Sonuç

Ramazan Çağlayan’ın ramazancaglayan.com isimli bir site açmasından ve bana buradan cevap vermesinden son derece memnunum. Keşke bu siteyi, benim idare.gen.tr’nin içeriğini yayından kaldırtmak için mahkemeye başvurmadan ve mahkeme tarafından talebi reddedilmeden önce açmış olsaydı.

Ramazan Çağlayan’ı benim kendisine yönelttiğim eleştirilere cevap vermeye, benim yazdığım iki eleştiri kitabına karşı kitaplar yazıp benim eleştirilerimi çürütmeye, benim haksız olduğumu  kamu oyuna göstermeye davet ediyorum. Kendisinin ileri süreceği argümanlara yeni kitaplarla cevap vermek benim için büyük bir zevk olacaktır. Ramazan Çağlayan’ı benim yazdığım kitapları internetten kaldırtmaya uğraşmak yerine benim kitaplarıma karşı kitaplar yazmaya davet ediyorum. Eleştirmekten, eleştirilmekten, eleştiriye eleştiriyle cevap vermekten korkmamak lazım. Eskilerin dediği gibi “barika-i hakikat müsademe-i efkardan çıkar”. Ramazan Çağlayan ile fikirlerimizi çarpıştıralım. Hakikat ortaya çıksın. Kimin haklı, kimin haksız olduğuna nihaî hâkim olan Türk okuyucusu karar  versin.

 

 

 

RAMAZAN ÇAĞLAYAN’IN “ÖNEMLİ BİR UYARI”SINA KARŞI CEVAP

 

Ramazan Çağlayan “Önemli Bir Uyarı” başlıklı metninde şöyle diyor:  

“Gözler’in kitaplarını öğrencilerime senelerdir tavsiye ettim. Ben de defalarca okudum, yararlandım. Bu noktada, başta Türk hukuk camiası olmak üzere, Gözler’in kitaplarını okuyan, okutan, alan, tavsiye eden, bilimsel çalışmalarda kullanan, kullanmayı düşünen, hatta hukuka uygun yararlandığını zanneden herkesi, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum”  (http://www.ramazancaglayan.com).

Ramazan Çağlayan bu “Önemli bir Uyarı” başlıklı cümleler ile ne demek istediğini, niye bu cümleler yazdığını tam anlayamadım. Haliyle benim kitaplarımı öğrencilerine tavsiye etmiş olmak, bir öğretim üyesine benim kitaplarımdan usûlsüz alıntı yapma hakkını vermez. Acaba Ramazan Çağlayan “ben Kemal Gözler’in kitaplarını yıllarca öğrencilerime okuttum, o ise bana karşı dava açtı” mı demek istiyor? Benim kitaplarımdan usûlsüz alıntı yapan bir öğretim üyesini benim kitaplarımı öğrencilerine okuttu diye haliyle affedecek değilim. 

Hele Ramazan Çağlayan’ın “bu noktada, başta Türk hukuk camiası olmak üzere, Gözler’in kitaplarını okuyan, okutan, alan, tavsiye eden, bilimsel çalışmalarda kullanan, kullanmayı düşünen, hatta hukuka uygun yararlandığını zanneden herkesi, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum”  şeklindeki cümlesine hepten bir anlam  veremedim. Cümlenin birinci kısmında  geçen  “Gözler’in kitaplarını okuyan, okutan, alan, tavsiye eden” bana karşı niye uyarılmalı ki? Benim kitabımı almak, okumak, okutmak, tavsiye etmek haliyle ne hukukî, ne de cezai sorumluluğa yol açar.

Ancak Ramazan Çağlayan’ın “Gözler’in kitaplarını…bilimsel çalışmalarda kullanan, kullanmayı düşünen, hatta hukuka uygun yararlandığını zanneden herkesi, bir kez daha düşünmeye davet ediyorum” şeklindeki uyarısı haliyle benim de katıldığım ve bütün kitaplarımın içinde künye sayfasında kutu içinde zaten bulunan bir uyarıdır. Bir kitabı bir bilimsel çalışmada kullanmak için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 35’inci maddesinde öngörülen şartlara uymak lazımdır. Sadece Ramazan Çağlayan’a değil, herkese rica ediyor ve uyarıyorum: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, m.35’teki şartlara uymayacaksanız, lütfen benim kitaplarımı kendi “bilimsel” çalışmalarınızda kullanmayınız.

Muhtemelen Ramazan Çağlayan’ın bu uyarısının altında benim kitaplarımı okutan kendi öğretim üyesi arkadaşlarına verdiği basit bir mesaj var: Ben yıllarca Kemal Gözler’in kitaplarını okuttum; o ise bana karşı hoşgörü göstermeyip dava açtı. Bu hoşgörüsüz adamın kitaplarını artık okutmayalım.

Şimdi geçen şubat ayında bir hukuk fakültesi öğrencisinden aldığım e-postanın ne anlama geldiğini kavramış bulunuyorum: Öğrenci şöyle yazıyordu: “Birinci dönemdeki dersimizde hocamız sizin kitabınızı tavsiye etmişti ve ilk derste sizi ve sizin kitabınızı öve öve bitirememişti. İkinci dönem de aynı dersin ikinci kısmında aynı hoca, sizin kitabınızı değil, bir başka hocanın kitabını tavsiye etti ve birinci dönem söylediklerini unutmuş gibi siz ve kitabınız hakkında pek çok kötü şey söyledi”. O zaman bu e-postada yazılarlara bir anlam verememiştim. Şimdi bu e-postanın ne anlama geldiğini anlıyorum.

Anlaşılan o ki, Türkiye’de belirli bir grup, bu olaylar yüzünden benim kitaplarımı okutmamak gibi bir tavır almış. Umrumda değil! Sadece bu gruba mensup meslektaşlarıma şunu sormak istiyorum: Kitaplarımı 10 yıl okuttuktan sonra, kendiliğinizden mi kitaplarımın kötü kitaplar olduğunu anladınız? Yoksa artık kitaplarımı okutmamanız için birilerinden emir mi aldınız?

Kemal Gözler

 


 

 

Editör: Kemal Gözler

Email: kgozler[at]hotmail.com

Ana Sayfa: www.idare.gen.tr

Bu Sayfanın Bir Üst Sayfası: http://www.idare.gen.tr/caglayan-elestiri.htm

Konulma Tarihi: 23 Temmuz 2013

Son Güncelleme: 8 Mayıs 2014