TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ
Kaplan, Gürsel, “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin İlgili Kararları Çerçevesinde Fransız Devlet Şûrası Nezdindeki Hükümet Komiseri Hakkında Kısa Bir Değerlendirme”, Halûk KONURALP Anısına Armağan, Yetkin Yayınları, Cilt: II, Ankara, (s. 979-992) (2009).
İNSAN HAKLARI AVRUPA MAHKEMESİNİN İLGİLİ KARARLARI ÇERÇEVESİNDE FRANSIZ DEVLET ŞÛRASI NEZDİNDEKİ “HÜKÜMET KOMİSERİ” HAKKINDA KISA BİR DEĞERLENDİRME
Gürsel KAPLAN[1]
1 Ocak 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe konulacak bir Kararnameyle (décret) “rapporteur public” (kamu raportörü) olarak adlandırılması ve anılması düşünülen[2] “hükümet komiseri” (commissaire du gouvernement) kurumunun Fransız Hukukunda yer alışı, yaklaşık olarak iki asır kadar gerilere gitmektedir. 2 Şubat 1831 tarihli Kararnameyle (ordonnance), Devlet Şûrası (Conseil d’État) önünde görülen davalarda duruşma yapılması ve uyuşmazlığın taraflarına sözlü savunma ve yanıt olanağının tanınmasıyla birlikte, Hükümeti (İdareyi) temsil edecek ve savunacak bir kuruma ihtiyaç duyulmuş ve 12 Mart 1831 tarihli Kararnameyle (ordonnance), “ministère public” (savcı) adı altında böyle bir kurum hayata geçirilmiştir. Devlet Şûrası’nın 26 Mayıs 1849 tarihli İçtüzüğü ve 25 Ocak 1852 tarihli Kararnameyle (décret), “ministère public” ismi “hükümet komiseri” olarak değiştirilmiş ve aynı düzenleme hâlen yürürlükte bulunan 24 Mayıs 1872 tarihli Kanun ile bunu izleyen diğer yasal düzenlemeler ile de benimsenerek sürdürülmüştür[3].
Söz konusu kuruma, 30 Eylül 1953 tarihli Kanun Hükmünde Kararname (décret-loi) ile yerini idare mahkemelerine bırakan “il idare kurulları”nda da 31 Aralık 1862 tarihli Kararname (décret) ile yer verilmiş ise de; 1926 yılında söz konusu kurulların yapısında önemli birtakım değişiklikler gerçekleştirilinceye kadar bu görev, kural olarak, “hükümet komiseri” olarak atanan ayrı bir görevli tarafından değil ve fakat ilgili il idare kurulunun genel sekreteri tarafından yürütülmüştür. Çünkü, anılan tarihe kadar, il idare kurulları önünde görülen dava ve uyuşmazlıklarda duruşma yapılması usulü benimsenmemiş ve “hükümet komiseri”nin yer aldığı dava ve uyuşmazlıklar da vergi (mali) ve ana karayollarında Devlete verilen zararlarla ilgili olanlarla sınırlı tutulmuştur[4]. Dolayısıyla, “hükümet komiseri”nin söz konusu kurullarda yer alışı, Devlet Şurası’na nazaran daha yenidir ve ancak 1926 yılına kadar geriye gitmektedir.
Sayıştay (La Cour des comptes) ve bölge sayıştayları (La Chambre régional des comptes)[5] ile idare ve idari istinaf mahkemeleri nezdinde de aynı isim ve büyük ölçüde benzer görev ve yetkilere sahip olarak yer alan “hükümet komiseri”, “özel görevli” idari yargı yerlerinde (les juridictions spécialées)[6] ise, bazı istisnalar dışında, yer almamaktadır[7].
“Hükümet komiseri”, başlangıçta her ne kadar yukarıda belirtilen amaçla ihdas edilmiş ise de; kuruluşundan çok kısa bir süre sonra ve 1852 tarihinden itibaren de kesin bir biçimde bu rolünden sıyrılarak, tamamen tarafsız ve bağımsız bir biçimde “hukuka, adalete ve vicdani kanaatine göre” uyuşmazlığın ne yönde karara bağlanması gerektiği yönünde “düşünce”sini (conclusions) açıklayan bir yargılama süjesine dönüşmüştür[8]. Nitekim, fiilen kazanmış bulunduğu bu rolüyle bağdaşır bulunmadığı içindir ki, Conseil d’État nezdinde oluşturulacak bir Başsavcının (commissaire général de la République) emri ve otoritesi sokulmalarını öngören 1849 tarihli bir “kanun tasarısı” red edilmiş ve böylece hiyerarşik olarak üstleri sayılabilecek bir makamın muhtemel yazılı görüşlerinin “savunucusu” olmalarının önüne geçilmiştir[9].
Söz konusu girişim bir yana bırakılırsa, süreç içinde gerçekleştirilen bütün yasal düzenlemeler, hep söz konusu kurumun bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirip pekiştirecek yönde olmuştur. Örneğin, geçmişteki düzenleme ve uygulamayı[10] bir yana bırakıp, yalnızca günümüzdekini belirtmekle yetinecek olursak; Conseil d’État’da görevlendirilen “hükümet komiserleri”, Conseil d’État Dava Dairesinde görevli bulunan tetkik hâkimleri (auditeurs) ile kıdemli tetkik hâkimleri (maîtres de requetes) arasından Conseil d’État Dava Dairesi Başkanının önerisi üzerine Devlet Başkanınca atanmaktadırlar (CJA, R., 122-5). İdare ve idari istinaf mahkemelerinde ise, ilgili mahkemede görevli hâkimler arasından, başkanının önerisi, İdare ve İdari İstinaf Mahkemesi Yüksek Kurulu’nun “olumlu” görüşü üzerine Conseil d’État Başkan Vekili tarafından atanmaktadırlar (CJA, R., 222-223)[11]. Ayrıca, getirdiği düzenlemeler daha sonra İdari Yargı Kodu’nun (Code de Justice Administartive) 7 nci maddesine aktarılan 6 Ocak 1986 tarihli İdare Mahkemeleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesine göre de, “hükümet komiseri, tamamen bağımsız bir şekilde düşüncesini (conclusions) açıklar”.
Conseil d’État’ın uygulaması da, yukarıda anılan yasal düzenlemelerle aynı yönde ve onları pekiştiren bir mahiyette olmuştur. Örneğin, davada “Hükümetin görüşlerini yeterince ve başarılı bir biçimde savunamadığı” için görevinden alınan bir “hükümet komiseri”nin söz konusu işleme karşı açtığı iptal davasında Conseil d’État, “hükümet komiseri’nin Hükümet’in (İdarenin) temsilcisi olmadığını ve dolayısıyla, onun konuya ilişkin bakış açısını savunmak gibi bir görevi ve yükümlülüğünün bulunmadığını; bilâkis, bağımsız ve tarafsız bir görevli olarak, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile tarafların iddia ve savunmalarına bakarak hukukun ne olduğunu söylemesi gereken ve söyleyen bir kişi olduğu” şeklinde belirlemelerde bulunarak, dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir[12].
Diğer yandan, yerleşik yargısal içtihatlara göre, dava konusu idari işlemin tesisi aşamasında hukuki bir katkısı olmuş[13] veya onu tesis eden idari makamla kurumsal bir hukuki ilişkisi bulunan birinin[14] “hükümet komiseri” sıfatıyla davada yer alması kabul edilmediği gibi, yargılamanın herhangi bir aşamasında “hükümet komiseri” sıfatıyla “düşünce”sini açıklamış birinin, yargılamanın başka bir aşamasında uyuşmazlık hakkında karar verecek olan mahkeme, heyet veya dairenin bir mensubu olarak yer alması da kesinlikle kabul edilmemektedir[15].
İdare mahkemeleri önünde görülen davalarda, yargılama prosedürünü basitleştirmek ve sürecini hızlandırmak için, 1980-1986 yılları arasında, “hükümet komiseri”nin her davada bulunması zorunlu olmaktan çıkarılmıştır[16]. Nitekim, 17 Haziran 1980 tarihli Kararname (décret), davada hükümet komiserinin yer alıp almamasını bütünüyle mahkeme başkanının takdiri kararına[17] bırakmıştır[18]. Bu düzenlemenin “hükümet komiseri”nin otoritesi ve bağımsızlığını zayıflattığı yönündeki tepkiler üzerine, 27 Ekim 1982 tarihli Kararname (décret) ile bu usul terk edilerek, hangi dava ve uyuşmazlıklarda “hükümet komiseri”nin yer alacağı, onun önerisi üzerine mahkeme başkanının kararına bırakma yoluna gidilmiş ise de; bu düzenlemenin dahi söz konusu kurumun tarihi konum ve itibarını iade ve inşa etmeye yetmediği yolundaki itiraz ve tepkilerin artarak devam etmesi karşısında, 6 Ocak 1986 tarihli Kanunla 1980 öncesi usule dönülmüş ve “hükümet komiseri”nin her dava ve uyuşmazlıkta bulunması tekrar zorunlu hale getirilmiştir[19].
Tarihsel süreç içinde, yargı yerine sunduğu “düşünce”si (conclusions) ile İdare Hukuku teorisinin oluşmasına ve gelişmesine sağladığı büyük katkılar[20] nedeniyle “idari yargının iç yasayıcısı”[21] dahi sayılan “hükümet komiseri”, aynı zamanda “idari yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile iyi idaresi prensibinin sembolü”[22] olarak da görülüyor iken, İHAM’ın, kısmen de olsa, aksi yöndeki kararlarının ilgili çevrelerde yarattığı “büyük bir şaşkınlık ve tepki”nin yavaş yavaş dağılmasıyla birlikte, söz konusu kararların gereklerini karşılayacak gerekli yasal düzenlemeler de peyderpey hayata geçirilmeye başlanmıştır[23].
“Hükümet komiseri”nin İHAM ile ilk “yüzleşmesi”, “Kress”[24] davası dolayısıyla olmuştur. İdarenin yürüttüğü sağlık kamu hizmeti nedeniyle maruz kaldığını iddia ettiği zararın tazmini gayesiyle idare mahkemesinde açtığı tam yargı davasında umduğunu elde edemeyen Mme Kress (paragraf: 11-12), yargılama ve karar sürecinin “makul süreyi aştığı” iddiasından başka; “hükümet komiseri”nin organik statüsü ile yetkilerinin de tartışma ve eleştiri konusu yapıldığı bir başvuruyla adil yargılanma hakkının ihlâl edildiği gerekçesiyle İHAM’a başvurmuştur. Mahkeme, “isminin aldatıcılığına karşın, ‘hükümet komiseri’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığından kimsenin bir kuşkusu bulunmadığı” (paragraf: 41) belirlemesinde bulunarak, söz konusu kurumun organik statüsünü bir ihlâl nedeni olarak görmemekle birlikte; oy hakkı bulunmasa bile kararın müzakeresine katılması yönünden ise, aksi yönde bir sonuca ulaşmış bulunmaktadır (paragraf: 87).
Kararında, “hükümet komiseri”nin “düşünce”sinin (conclusions) tarafların yanıt ve savunma hakkını kullanabilmelerine olanak sağlayacak bir biçimde ve önceden bildirilmesinin “çelişmeli” yargılama usulü ile “silahların eşitliği” ilkeleri bakımından önemine uzun uzadıya değinmeyi ihmal etmeyen Mahkeme, “hükümet komiseri”nin “düşünce”sini (conclusions) ilk defa ve aleni bir biçimde duruşmada açıkladığına işaret ederek, taraflar ve duruşmada hazır bulunan herkes gibi, uyuşmazlığı karara bağlayacak olan yargıçlar (mahkeme heyeti) ile onlardan biri olan ve onlar adına dosyayı inceleyip sonucunu bir “rapor”a bağlayan “raportör”ün de ilk defa bu aşamada söz konusu görüşleri öğrenebilme olanağına kavuşabildiklerini hatırlatarak, bundan dolayı, adil yargılanma hakkının bir unsurunu teşkil eden “silahların eşitliği” ilkesi yönünden bir ihlal bulunmadığı sonucuna ulaşmış bulunmaktadır (paragraf: 73, 74).
Uygulamada[25], taraf yahut vekillerinin talep etmeleri halinde, “hükümet komiseri”nin “düşünce”sini (conclusions)[26] duruşmadan önce de ana hatlarıyla (yönüyle) öğrenme imkânına sahip bulunduklarını ve yine talep etmeleri üzerine, kararın müzakeresinden evvel okunmak üzere, duruşmadan sonra ve fakat kararın müzakeresinden evvel söz konusu “düşünce”lere “yazılı bir not” (note en délibéré) ile de yanıt verme hakkının kendilerine tanındığını[27] ve somut olayda da davacı vekilinin bu olanaktan yararlandığını; dolayısıyla, böyle bir olanağın bulunduğunun taraflar arasında “tartışmasız” olduğunu belirten Mahkeme, başvurucunun, “hükümet komiseri”nin “düşünce”sine karşı etkili bir biçimde yanıt ve savunma hakkını kullanabilme olanağının kendisine tanınmamış olduğu yolundaki iddialarını reddetmiştir (paragraf: 48, 76, 80).
Yasal düzenlemelerde yer almamakla birlikte, Conseil d’État’ın yerleşik uygulaması uyarınca, taraflarca daha önce ileri sürülmemiş ve tartışma konusu yapılmamış bir hususun “hükümet komiseri”nce ilk defa duruşmada dile getirilmesi halinde (velev ki, bu husus “kamu düzeninden” sayılan ve re’sen göz önünde bulundurulması gereken bir konuya ilişkin olsa bile) ise, mahkeme (daire, heyet) başkanının birkaç hafta sonrası için yeni bir duruşma günü tayin ederek, tarafları söz konusu hususlar hakkında yanıt ve savunma haklarını kullanmaya davet ettiğini[28] gözlemleyen ve göz önünde bulunduran Mahkeme, bu halde de “çelişme usulü”nün gereklerinin karşılanmış olduğunu kabul ederek, adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşmış bulunmaktadır (paragraf: 49, 76, 80).
“Hükümet komiseri”nin taraflar karşısında “nötr” bir konum ve rolde bulunmasından değil ve fakat, tarafların, onun “düşünce”lerine karşı yeterli ve etkili bir yanıt ve savunma hakkına sahip bulunmaları nedeniyle, genel olarak, “çelişme usulü”nün gereklerinin karşılanmış bulunduğu sonucuna ulaşan Mahkeme, bu nedenle “hükümet komiseri”nin davada yer alıyor olmasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak görmemekle birlikte (paragraf: 76); “mahkemenin tarafsız bir görüntü” sergilemesi (théorie des apparences) yönünden ise, aksi yönde bir sonuca ulaşmış bulunmaktadır (paragraf: 79, 80, 81). Mahkemeye göre, “hükümet komiseri”nin oy hakkı bulunmaksızın karar müzakerelerine katılıyor olması ve yargıçlar için pek adet olmadığı halde, görüşlerini aleni bir biçimde duruşmada açıklıyor olması, Hükümet’in, onun da uyuşmazlığı karara bağlayacak olan yargıçlar kurulunun (dairenin, heyetin) bir üyesi olduğu veya öyle kabul edilmesi gerektiği[29] yolundaki “Savunma”sını zayıflatmaktadır (paragraf: 79). “Delcourt”[30] ve “Borgers”[31] kararlarına referansta bulunarak mahkemenin tarafsız bir görüntü sergilemesinin adil yargılanma hakkı bakımından öneminin altını çizen Mahkeme, duruşma sırasında ve aleni bir biçimde davanın kabulü yahut reddi yönünde “düşünce” (conclusions) serdeden “hükümet komiseri”nin duruşmadan sonra da uyuşmazlık hakkında karar verecek olan yargıçlar ile birlikte kararın müzakeresine katılıyor olmasını, idari yargılama usulünün kendine özgü kural ve inceliklerini bilmeyen taraflarca, duruma göre onu kendi müttefiki yahut hasmı olarak görme ve dolayısıyla, onlar arasında ve özellikle de “hükümet komiseri” ile, onun aleyhte “görüş” bildirdiği taraf arasında eşitsizlik yaratacağı gerekçesiyle, adil yargılanma hakkının ihlali olarak görmüştür. Başka bir deyişle, Mahkemeye göre, bu durumda, “hükümet komiseri” ilgili tarafın sahip olmadığı ve kullanamadığı ek bir olanaktan yararlanmaktadır ki, bu da mahkemenin tarafsız bir görüntü sergilemesi gereğine gölge düşürdükten başka, “silahların eşitliği” prensibiyle de bağdaşmamaktadır ve dolayısıyla, adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir (paragraf: 81).
Mahkeme, bu kararından sonra Fransa hakkında ve “hükümet komiseri”nin hukuksal konumu ve yetkileriyle ilgili olarak verdiği “Marie-Louise Loyen”[32] “Martinie”[33] kararlarında da aynı gerekçelerle aynı sonuca ulaşmış bulunmaktadır. Sayıştay’daki (la Cour des comptes) “hükümet komiseri”nin hukuksal konumu ve yetkilerinin de Conseil d’État nezdindeki “hükümet komiseri” ile aynı gerekçelerle tartışma konusu yapıldığı ve adil yargılanma hakkının ihlali sayıldığı “Martinie” kararında (paragraf: 46-47) Hükümet, “Kress” kararı üzerine, 19 Aralık 2005 tarih ve 1586 sayılı Kararname (décret)[34] ile İdari Yargı Kodunun R. 731. maddesine 7. fıkra eklenmek suretiyle, “hükümet komiseri”nin karar müzakerelerine artık “katılmadığını”, yalnızca “dilsiz tanık” (témoin muet) sıfatıyla orada “bulunduğunu” ileri sürmüş ise de (paragraf: 52); Mahkemenin aksi yönde bir kanaat ve sonuca ulaşmasına engel olamamıştır[35]. Mahkemeye göre, “ister aktif isterse pasif bir şekilde olsun”, “hükümet komiseri”nin kararın müzakere edildiği toplantıda bulunması, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargıçları (heyeti) etkileyebileceğinden, adil yargılanma hakkını ihlal eder (paragraf: 53, 54, 55).
Kendisini, İHAM’ın, odağında “hükümet komiseri”nin bulunduğu mahkûmiyet kararlarından kurtarmaya çalışan Fransa’nın bu amaçla gerçekleştirdiği yasal düzenlemeler, yukarıda belirtilenden ibaret değildir. Nitekim, 1 Ağustos 2006 tarihli Kararname (décret) uyarınca, “hükümet komiseri”nin kararın müzakere edildiği toplantıda bulunup bulunmaması bir bakıma ihtiyari hale getirilmiş olup, taraflardan birisinin onun bulunmasına itiraz etmemesi şartına tabi kılınmış (CJA, R. 732-2 ve 733-3)[36]; idare ve idari istinaf mahkemelerinde ise kararın müzakeresine katılması imkânı tamamen ortadan kaldırılmıştır (CJA, R. 732-2 ve 733-3)[37]. Bütün bunların da, İHAM’ın “hükümet komiseri” kurumu ile olan kavgasını sona erdirmeyeceği[38] anlaşılmış olmalı ki, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe konulması düşünülen düzenlemelerle “hükümet komiseri”nin veya daha doğru bir ifadeyle “kamu raportörü”nün, kurul (heyet) marifetiyle çözümlenen her dava ve uyuşmazlıkta yer alması uygulamasına da son verilmesi düşünülmektedir[39].
Böylece, istemeyerek de olsa[40], yaklaşık iki asırlık bir geçmişi bulunan bu kurumun adı da dâhil olmak üzere, hukuksal yapısında önemli birtakım değişikliklere gidilmiş ve daha da gidilmesi düşünülmektedir. Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesindeki savcılar ile büyük ölçüde benzer yetkilere sahip bulunan “hükümet komiseri”nin, daha çok İHAM kararlarının etkisiyle geçirmiş bulunduğu hukuksal değişiklikleri kısaca ele alıp irdelemeye çalıştığımız bu incelemeden, Hukukumuz yönünden de çıkarılabilecek birtakım sonuçlar bulunduğu açıktır.
KAYNAKÇA:
AUBY, Jean-Marie/DRAGO, Roland Traité De Contentieux Administratif, Tome Premier, 2. Édition, LGDJ, Paris, 1975.
BONICHOT, Jean-Claude/ABRAHAM, Ronny, “Le commissaire du gouvernement dans la juridiction administrative et la Convention européenne des droits de l’homme”, Juris-Classeur Periodique, 1998-I.
CHAUVAUX, Didier/STAHL, Jacques-Henri, “Le commissaire, le délibéré et l’équité”, Actualité Juridique-Droit Administratif, 2005.
CHAPUS, René, Droit Du Contentieux Administratif, 13. Édition, Montchrestien, Paris, 2008.
DEBBASCH, Charles/RICCI, Jean-Claude, Contentieux Administratif, 8. Édition, Dalloz, Paris, 2001.
DEGUERGUE, Maryse, Procédure Administrative Contentieuse, Montchrestien, Paris, 2003.
FOMBEUR, Pascale/STAHL, Jacques-Henri, “Contentieux Administratif”, in Code Administratif, 29. Édition, Dalloz, Paris, 2006 (Coordination éditoriale par Zéhina AIT-El-KADI/Chiristelle De GAUDEMONT).
GABOLDE, Christian, Procédure Des Tribunaux administratifs Et Des Cours Administratives D’Appel, 6. Édition, Dalloz, Paris, 1997.
GOHIN, Olivier, Contentieux Administratif, 4. Édition, Litec, Paris, 2005.
GONDOUIN, Geneviève, “Il faut sauver le commissaire du gouvernement … ou son successeur”, Actualité Juridique, Droit Administratif, 2007.
GONOD, Pascale, “Le Conseil d’État à la croisée des chemins?”, Actualité Juridique-Droit Administratif, 2008.
PACTEAU, Bernard, Traité De Contentieux Administratif, 1. Édition, Puf, Paris, 2008.
PEISER, Gustave, Contentieux Administratif, 14. Édition, Dalloz, Paris, 2006.
TRUCHET, Didier, Droit Administratif, 1. Édition, Puf, Paris, 2008.
WALINE, Jean, Droit Administratif, 22. Édition, Dalloz, Paris, 2008.
[1] Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
[2] Conseil d’État Başkan Vekili Jean-Marc Sauvé’nin 25 Haziran 2008 tarihinde basına yapmış olduğu açıklamaya göre, Conseil d’État’ın “2008 Yılı “Raporu”nda (Rapport Public-2008), 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe konulacak düzenlemelerle söz konusu kurumun hukuksal konum ve yetkilerine ilişkin birtakım değişiklikler dışında, isminin de “rapporteur public” (kamu raportörü) olarak değiştirilmesi öngörülmektedir. Bkz: http://www.conseil-etat.fr/ce/actual/index_ac_lc0809.shtml (1.10.2008); Pascale GONOD, “Le Conseil d’État à la croisée des chemins?”, Actualité Juridique-Droit Administratif, 2008, s. 630.
[3] Jean-Marie AUBY/Roland DRAGO, Traité De Contentieux Administratif, Tome Premier, 2. Édition, LGDJ, Paris, 1975, s. 196-197; René CHAPUS, Droit Du Contentieux Administratif, 13. Édition, Montchrestien, Paris, 2008, s. 911; Bernard PACTEAU, Traité De Contentieux Administratif, 1. Édition, Puf, Paris, 2008, s. 347, 373 vd.; Maryse DEGUERGUE, Procédure Administrative Contentieuse, Montchrestien, Paris, 2003, s. 49.
[4] Charles DEBBASCH/Jean-Claude RICCI, Contentieux Administratif, 8. Édition, Dalloz, Paris, 2001, s. 91; AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 211-212; CHAPUS, a.g.e., s. 911.
[5] Fransa’da bir yer yönünden yerinden yönetim birimi olan “bölge” (région) esasına göre kurulmuş bulunan bölge sayıştayları, esas olarak, yer yönünden yerinden yönetim kuruluşlarını mali yönden daha etkili bir şekilde denetlemek için, 10 Temmuz 1982 tarihli bir kanunla kurulmuşlardır. 23 Ağustos 1995 tarihli bir Kararname (décret) ve 21 Aralık 2001 tarihli Kanun ile birtakım değişikliklere tabi tutulmuş bulunan söz konusu kuruluşların kararlarına karşı Sayıştay’a ve onun kararlarına karşı da Devlet Şûrasına başvurulabilmektedir. Bkz: WALINE, a.g.e., s. 175; DEBBASCH/RICCI, a.g.e., s. 106 vd.
[6] Fransa’da çeşitli konulardaki (örneğin, çeşitli meslek mensupları hakkında uygulanan idari yaptırımlarla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklar) idari uyuşmazlıkları çözmek üzere kurulmuş ve sayıları (şimdilik 30 civarındadır) giderek artan “özel görevli” yargı yerleri yahut “ihtisas” mahkemeleri bulunmaktadır. Bkz: CHAPUS, a.g.e., s. 99, 101 vd.; DEBBASCH/RICCI, a.g.e., s. 104; PACTEAU, a.g.e., s. 108 vd.
[7] CHAPUS, a.g.e., s. 907; DEGUERGUE, a.g.e., s. 49-50.
[8] AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 196-197; PACTEAU, a.g.e., s. 373; DEGUERGUE, a.g.e., s. 49. Fakat, bizdekinden farklı olarak, Fransa’da Devlet Şurası’nın idari dairelerinde de “hükümet komiseri” bulunmaktadır ve görevi Hükümeti (İdareyi) temsil etmek ve onun tezlerini açıklamak ve savunmaktır. Bundan başka, aynı görev ve yetkiyle, “özel” görevli sayılabilecek bazı adli yargı yerlerinde de yer almaktadır. Örneğin, kamulaştırma bedeline yapılan itirazları çözmekle görevli bulunan adli yargı yerlerinde (la juridiction judiciaire d’expropriation) olduğu gibi. Ancak, her iki halde, bu görev, bu amaçla daimi olarak atanmış bir kişi tarafından değil, her somut olayda ilgili bakanlığın veya kuruluşun bu amaçla görevlendirmiş olduğu bir kişi tarafından yerine getirilmektedir (DEGUERGUE, a.g.e., s. 49). Ayrıca belirtelim ki, söz konusu adli yargı yerlerinde de “hükümet komiseri”nin bulunması ve özellikle rolü, İHAM tarafından (24 Nisan 2003, Yvon, c/France), “silahların eşitliği” prensibine aykırı görülmüş ve adil yargılanma hakkının ihlali sayılmıştır. Bkz: DEGUERGUE, a.g.e., s. 49-50; PACTEAU, a.g.e., s. 378-379.
[9] AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 197.
[10] Bunun için bkz: AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 196.
[11] PACTEAU, a.g.e., s. 347; CHAPUS, a.g.e., s. 903.
[12] CE, 10 juillet 1957, Gervaise, Recueil, p. 466 (AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 197; DEBBASCH/RICCI, a.g.e., s. 72-73, 587-588; Pascale FOMBEUR/Jacques-Henri STAHL, “Contentieux Administratif”, in Code Administratif, 29. Édition, Dalloz, Paris, 2006, s. 435 (Coordination éditoriale par Zéhina AIT-El-KADI/Chiristelle De GAUDEMONT); Geneviève GONDOUIN, “Il faut sauver le commissaire du gouvernement … ou son successeur”, Actualité Juridique, Droit Administratif, 2007, p. 2068); aynı yönde başka bir kararlar için bkz: CE, 17 octobre 1973, Cauffet, Droit Administratif, 1973, no: 361(AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 197); CE, 29 juillet 1998, Esclatine, Recueil, p. 320; AJDA, 1999, p. 69, note F. Rolin (GONDOUIN, a.g.m., s. 2068; CHAPUS, a.g.e., s. 902; FOMBEUR/STAHL, a.g.e., s. 435-436).
[13] CE, 10 mars 1985, Vogt, Recueil, p. 128; CE, 24 octobre 1997, Zel Adj, Recueil (Tables), p. 1012; CE, 4 mai 2002, SARL Berre Station, Recueil (Tables), p. 882 (PACTEAU, a.g.e., s. 348).
[14] CAA Paris, 2 juin 2005, Bibliothèque nationale de France, AJFP, 2005, p. 276; CE, 7 juillet 2006, Assoc. de sauvegarde de la région de Langeais, Recueil (Tables), p. 894 (PACTEAU, a.g.e., s. 348); FOMBEUR/STAHL, a.g.e., s. 436.
[15] Christian GABOLDE, Procédure Des Tribunaux administratifs Et Des Cours Administratives D’Appel, 6. Édition, Dalloz, Paris, 1997, s. 299; CHAPUS, a.g.e., s. 903; PACTEAU, a.g.e., s. 348; CE, 21 avril 1971, Besnard-Bernadac, Recueil, p. 284; CE, 21 février 1986, Blanc, Recueil, p. 43 (PACTEAU, a.g.e., s. 348).
[16] PACTEAU, a.g.e., s. 348, 374.
[17] Bu kararlara karşı itiraz ve temyiz yolunun kapalı olduğu kabul edilmiştir. Bkz: CE, 5 novembre 1984, SCI Les hameaux de la Buisse, RDP, 1985, p. 859 (CHAPUS, a.g.e., s. 911).
[18] Conseil d’État, bu düzenlemeyi “adalet karşısında eşitlik” prensibine aykırı görmemiştir. Bkz: CE, 20 Octobre 1982, Chanel, Recueil, p. 514; CE, 24 juin 1991, Synd. de la juridict. adm., JCP, 1991, IV, p. 385 (CHAPUS, a.g.e., s. 911).
[19] CHAPUS, a.g.e., s. 911-912; PACTEAU, a.g.e., s. 374; GABOLDE, a.g.e., s. 317-318. Bununla birlikte, mahkeme yahut daire (section, sous-section) başkanının tek başına karar verebildiği hallerde (CJA, L., 122-1, 222-1, R.,122- de 1 à 12, 222- de 1 à 13) “hükümet komiseri”ne yer ve rol verilmemiştir. Fransız Hukukunda giderek daha fazla yer almaya başlayan söz konusu haller için bkz: CHAPUS, a.g.e., s. 85 vd; 925 vd.; DEBBASCH/RICCI, a.g.e., s. 90, 495 vd.; Gustave PEISER, Contentieux Administratif, 14. Édition, Dalloz, Paris, 2006, s. 22-23, 160; Olivier GOHIN, Contentieux Administratif, 4. Édition, Litec, Paris, 2005, s. 259-262, 291-296.
[20] Fransız Devlet Şurası ile diğer idari yargı yerlerinin yargısal kararları genellikle kısa ve özet şeklinde olduğundan, hükümet komiserlerinin “düşünce”leri (conclusions) son derece önem kazanmaktadırlar. Uyuşmazlığın maddi ve hukuki boyutlarıyla etraflı bir şekilde ortaya konulup tartışıldığı ve varılan hukuksal sonuçların da aynı şekilde doyurucu bir biçimde gerekçelendirilerek kaleme alınan söz konusu “düşünce”ler ilgili oldukları yargısal kararla birlikte değil; “düşünce”nin sahibi olan “hükümet komiseri”nin kendi isteği ile bunu çeşitli ortamlarda yayımlaması sayesinde ve suretiyle hukuk çevrelerinin bunları öğrenebilmesi olanaklı hale gelmektedir. Fransız İdare Hukuku teorisinin oluşmasında ve gelişmesinde bu “düşünce”lerin çok büyük bir payının bir payının bulunduğu noktasında bütün Fransız İdare Hukukçuları hemfikirdirler. Örneğin bkz: AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 197-198; DEBBASH/RICCI, a.g.e., s. 590-591; CHAPUS, a.g.e., s. 903, 1022; PACTEAU, a.g.e., s. 373; DEGUERGUE, a.g.e., s. 51-52; PEISER, a.g.e., s. 159; GOHIN, a.g.e., s. 290.
[21] PACTEAU, a.g.e., s. 373.
[22] CHAPUS, a.g.e., s. 912.
[23] Didier TRUCHET, Droit Administratif, 1. Édition, Puf, Paris, 2008, s. 130-131.
[24] 7 Haziran 2001, Mme Kress, c/France. Bu arada belirtelim ki, Türkiye hakkında ve Danıştay savcısı ile ilgili olarak da iki tane karar bulunmaktadır. Bunlardan ilki, “Meral” davası (req. no: 33446/02) hakkındadır. 27 Kasım 2007 tarihinde verilmiş bulunan bu karar, 02.06.2008 tarihi itibariyle “kesin”leşmiş bulunmaktadır. Diğer karar ise, “Akgül” (req. no: 19728/02) davası ile ilgili olup, 17 Temmuz 2008 tarihinde verilmiş ve bu satırların yazıldığı sırada henüz kesinleşmemiştir
[25] Bu uygulama, 19 Aralık 2005 tarihli Kararname (décret) ile İdari Yargı Kodu’nun R. 731-5. maddesine eklenen fıkra ile yasal bir zorunluluk haline getirilmiş bulunmaktadır. Bkz: PACTEAU, a.g.e., s. 375-376.
[26] Bizde, Danıştay savcısı “düşünce”sini, kural olarak, yazılı bir biçimde (Danıştay Kanunu, m. 61) sunduğu halde; Fransız Hukukunda “hükümet komiseri”, “düşünce”sini (conclusions) yalnızca sözlü olarak açıklayabilmektedir; yazılı bir şekilde de açıklayabilme olanağı ve yolu kesinlikle tanınmamıştır. Bkz: AUBY/DRAGO, a.g.e., s. 197; DEBBASCH/RICCI, a.g.e., s. 483-484; GABOLDE, a.g.e., s. 319-320; CHAPUS, a.g.e., s. 1022; PACTEAU, a.g.e., s. 346; DEGUERGUE, a.g.e., s. 50-51; GOHIN, a.g.e., s. 292 (ve dipnot: 46).
[27] Bu yöntem hakkında geniş bilgi için bkz: GABOLDE, a.g.e., s. 320; CHAPUS, a.g.e., s. 905; PACTEAU, a.g.e., s. 376; GOHIN, a.g.e., s. 292 (ve dipnot: 47).
[28] Söz konusu yöntem hakkında bkz: GOHIN, a.g.e., s. 293.
[29] Conseil d’État’ın “Esclatin” (29 juillet 1998, Recueil, p. 320; AJDA, 1999, p. 69) kararında da, her ne kadar, “hükümet komiseri”nin yer aldığı dava veya uyuşmazlığı karara bağlayacak olan yargıçlar kurulunun (mahkemenin, heyetin, dairenin) bir “mensubu” olduğu veya öyle sayılması gerektiği belirtilmiş ise de; öğretide, bu belirlemelerin isabeti hakkında tartışmalar bulunmaktadır. Örneğin, bir kısım yazarlar (Jean-Claude BONICHOT/Ronny ABRAHAM, “Le commissaire du gouvernement dans la juridiction administrative et la Convention européenne des droits de l’homme”, Juris-Classeur Periodique, 1998, I, 176, pp. 1945-1953) Conseil d’État’ın belirlemelerine tamamen katıldığı halde, diğer bir kısmı (Didier CHAUVAUX/Jacques-Henri STAHL, “Le commissaire, le délibéré et l’équité”, Actualité Juridique-Droit Administratif, 2005, p. 2116) ise buna karşı çıkmaktadır.
[30] 17 Ocak 1970, c/Belgique.
[31] 30 Ekim 1991, c/Belgique.
[32] 5 Temmuz 2005, c/France.
[33] (Grande Chambre), 12 Nisan 2006, “Martinie”, c/France.
[34] 20 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete (Journal officiel).
[35] Kimi yazarlar da bu değişikliği bir “kelime oyunu”ndan (TRUCHET, a.g.e., s. 130) yahut “görünüşün kuratarılması”ndan (PACTEAU, a.g.e., s. 378) ibaret görmekte ve İHAM’ın eleştiri ve itirazlarını karşılamaya yetmediğini kaydetmektedirler.
[36] Jean WALINE, Droit Administratif, 22. Édition, Dalloz, Paris, 2008, s. 270; CHAPUS, a.g.e., s. 1023. Yazılı bir şekilde yapılması gereken bu başvurunun, söz konusu toplantı yapılıncaya kadar her zaman için yapılması mümkündür. Bkz: CHAPUS, a.g.e., s. 1023.
[37] CHAPUS, a.g.e., s. 1023.
[38] WALINE, a.g.e., s. 270; PEISER, a.g.e., s. 160; PACTEAU, a.g.e., s. 377-378.
[39] Yukarıda (dipnot: 2) da belirttiğimiz gibi, Conseil d’État Başkan Vekili Jean-Marc Sauvé’nin, 25 Haziran 2008 tarihinde basına yapmış olduğu açıklamaya göre, Conseil d’État’ın “2008 Yılı “Raporu”nda (Rapport Public-2008), 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe konulacak düzenlemelerle söz konusu kurumun hukuksal konum ve yetkilerine ilişkin birtakım değişikliklerden başka, isminin de “rapporteur public” (kamu raportörü) olarak değiştirilmesi öngörülmektedir (http://www.conseil-etat.fr/ce/actual/index_ac_lc0809.shtml). Ayrıca bkz: GONOD, a.g.m., s. 630.
[40] Gerçekten de, Fransız idare hukukçuları, İHAM’ın “hükümet komiseri”nin konumu ve yetkilerine yönelttiği eleştirileri “aşırı şekilci” ve “haksız” bulmakta ve onu, “Fransız İdare Hukukunun uzunca bir tarihsel süreç içinde şekillenmiş bulunan kendine özgü yapısı ve inceliklerini bilmemek yahut göz ardı etmekle” itham etmektedirler. Örneğin bkz: DEBBASH/RICCI, a.g.e., s. 269-270; CHAPUS, a.g.e., s. 1023-1024; PACTEAU, 350-351; 376-378; DEGUERGUE, a.g.e., s. 51-52; WALINE, a.g.e., s. 31, 270; TRUCHET, a.g.e., s. 131; GOHIN, a.g.e., s. 292-293.
(c) Gürsel Kaplan, 2011. Bu makale idare.gen.tr'de yazarı Gürsel Kaplan'ın isteği ve izniyle yayınlanmıştır (16 Nisan 2011 tarihli email).
Ana Sayfa: www.idare.gen.tr
Bu Sayfanın Bağlı Bulunduğu Sayfa: www.idare.gen.tr/kaplan.htm
Editör: K. Gözler
Email: kgozler[at]hotmail.com