Bilindiği gibi mahallî idareler, belli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluğunun oluşturduğu ve merkezî idare (devlet) karşısında belli bir özerkliğe sahip, ama onun vesayetine tâbi olan kamu tüzel kişileridir. Türk hukukunda ‘il özel idaresi’, ‘belediye’ ve ‘köy’ olmak üzere üç tür mahallî idare vardır.[1] Fransa’da ise ‘région (bölge)’, ‘département (il) ve ‘commune (belediye)’ olmak üzere üç tür mahallî idare bulunur.[2]
Bu makalede Türkiye’de mahallî idarelerden biri olan belediyeler[3] üzerinde Fransız etkisi incelenmektedir. Bu makalenin cevap bulmaya çalıştığı soru şudur: Türk belediye sistemi üzerinde Fransız etkisi var mıdır? Var ise bu etkinin derecesi nedir?
Önce bu konuda literatürün durumunu görelim:
Türkiye’de yönetim bilimcileri tarafından yazılan ‘yerel yönetimler’ veya ‘mahallî idareler’ başlıklı kitaplarda genelde Osmanlı/Türk mahallî idare sisteminin, özelde de belediye sisteminin Fransa’dan örnek alınarak oluşturulduğu yolunda yaygın görüşler vardır. Örneğin Halil Nadaroğlu’na göre “il idareleri nasıl Fransızların departmanlarından esinlenerek kurulmuşsa, belediyeler de yine Fransızların komünlerinden esinlenerek kurulmuştur” (Nadaroğlu (1998: 196). Ahmet Ulusoy ve Tekin Akdemir’e (2017: 253) göre de “1580 sayılı Kanunun hazırlanmasında Fransız belediyeciliğinden yararlanılmıştır”.
Bu kitaplarda yazarların bu görüşlerini kanıtlayacak bilgiler yoktur. Hangi Osmanlı/Türk Kanunu, hangi Fransız kanunundan alınmıştır? Bu kitaplarda bu soru sorulmamaktadır bile.
Selçuk Yalçındağ, 1963 yılında TODAİE tarafından yayınlanmış Belediyeler El Kitabında
diye yazmaktadır (Yalçındağ: 1963: 11). Ancak Yalçındağ da 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun hangi Fransız Kanunundan ilham aldığını belirtmemektedir.
Bu konu hakkında Yeşeren Eliçin-Arıkan’ın ‘Fransız Yerel Yönetim Sistemi ve Türkiye’ye Yansımaları’ (2006) başlıklı bir makalesi vardır. Makalede genelde Fransız mahallî idare sistemi, özelde ise Fransız belediye sistemi tanıtılmakta, Türk sistemi ile Fransız sistemi arasında bazı benzerlikler ve farklar ortaya konulmaktadır. Ne var ki makalede Fransız belediye sisteminin Türk belediye sistemini tarihsel süreç içinde nasıl etkilediği sorunu tartışılmamaktadır. Eliçin-Arıkan’ın makalesi de Türk belediye sisteminin Fransa’da alınıp alınmadığı sorununu aydınlatmaktan uzaktır.
İdare hukukçularının durumu da yönetim bilimcilerinin durumundan pek farklı değildir. Görebildiğimiz kadarıyla Türk belediye sisteminin Fransa’dan alındığı yolunda en somut bilgi Lütfi Duran’ın 1982 yılında yayınlanmış İdare Hukuku Ders Notları isimli kitabında vardır. Duran, ‘3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 numaralı Belediye Kanununun Fransa’nın 1884 tarihli Belediye Kanununun çeviriye yakın bir uyarlamasından ibaret’ olduğunu yazmaktadır (Duran, 1982: 152). Benzer bilgi, Duran’a atfen veya atıf yapılmaksızın genel geçer bir bilgiymiş gibi başka yazarlarda da vardır. Örneğin Hasan Dursun (2007: 359), 1580 sayılı Belediye Kanununun “1884 tarihli Fransız Belediye Kanunu’ndan esinlenerek yürürlüğe” konulduğundan bahsetmektedir. N. Semih Öz (2012; 69), 1930 Belediye Kanununun “Fransa’nın 1884 tarihli Belediye Kanununun çeviriye yakın bir uygulaması” olduğunu not etmektedir.
Yukarıda isimleri zikredilen gerek yönetim bilimcileri, gerekse idare hukukçuları, Türk belediye sisteminin Fransız belediye sistemi kaynaklı olduğu yolunda ileri sürdükleri görüşlerin dayanaklarını açıklamazlar. Görüşlerini ispatlamak için delil ileri sürmezler. Bu görüşü sanki genel geçer bir bilgiymiş gibi verirler.[4] Oysa bu çok önemli bir iddiadır ve dolayısıyla bu iddianın ayrıntılarıyla tartışılması, delilleriyle ispatlanması gerekir.[5]
İşte bu makalede bizim yapmak istediğimiz şey budur: Osmanlı/Türk belediye sisteminin Fransız kaynaklı olduğu iddiasını delilleriyle ispatlamak veya çürütmek.
Biz bu ispatın veya çürütmenin şu yöntemle yapılabileceğini düşünüyoruz: Eğer Osmanlı/Türk belediye sistemi Fransa’dan alınmış ise, bu iki sistem arasında, bu sistemlerde yer alan organların sayısı, isimleri, oluşum tarzları, çalışma usûlleri ve görev ve yetkileri bakımından rastlantıyla açıklanamayacak ölçüde benzerlik olması gerekir. Böyle bir benzerliğin olup olmadığını tespit etmek için ise, bunların arasında karşılaştırma yapmak gerekir. Karşılaştırmayı ise bu organların kuruluşunu, çalışma usûllerini ve görev ve yetkilerini tasvir eden ikinci el kaynaklar üzerinden değil, birinci el kaynaklar, yani bunları doğrudan doğruya düzenleyen kanun hükümleri üzerinden yapmak gerekir.
Ama önce her iki ülkede belediyelerin tarihsel süreç içinde ortaya çıkışı ve gelişimi hakkında kısa da olsa bilgi vermekte yarar vardır.
Türkiye’de ilk defa 13 Haziran 1854 (27 Ramazan 1271) tarihli Şehremaneti Nizamnamesiyle[6] İstanbul’da ‘Şehremaneti’ ismiyle bir belediye kurulmuştur.
28 Aralık 1857 tarihli Daire-i Belediyenin Teşkiline ve Memurlarının Vezaifine Dair Nizamname[7] ile İstanbul, on dört ‘daire-i belediye’ye bölünmüştür.
23 Aralık 1876 tarihli 1876 Kanun-ı Esasisinin 112’nci maddesiyle İstanbul’da ve taşrada belediye idarelerini kurulmasını ve bu belediyelerin seçim yoluyla oluşturulacak belediye meclisleri tarafından yönetilmesi öngörülmüştür.
1876 Kanun-ı Esasisinden bir yıl sonra biri İstanbul, diğeri ise taşra belediyeleri için olmak üzere iki adet belediye kanunu çıkarılmıştır. 5 Ekim 1877 tarihli Dersaadet Belediye Kanunu[8], İstanbul Belediyesini bütün yönleriyle düzenleyen 65 maddelik ayrıntılı bir kanundur. Aynı tarihli Vilayet Belediye Kanunu[9] da, İstanbul dışındaki belediyeleri düzenleyen 67 maddelik uzun bir kanundur. Bu Kanun 1930’a kadar 53 yıl yürürlükte kalmıştır.
Belediyeler, Cumhuriyet döneminde[10] başkent-taşra ayrımı yapılmaksızın tek bir kanunla, 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunuyla düzenlenmiştir. Bu Kanun, 75 yıl yürürlükte kaldıktan sonra, 3 Temmuz 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.[11] Hâli hazırda bu sonuncu kanun yürürlüktedir.
Cumhuriyet döneminde 1924 yılında 442 sayılı Köy Kanunu çıkarılmıştır. Aynı yıl ve izleyen yıllar bir belediye kanunu çıkarılmak istenmiş ve bu konuda 1924 ve 1926 yıllarında tasarılar hazırlanmış ise de 1930 yılına kadar yeni bir belediye kanunu çıkarılması mümkün olmamıştır. Bu konuda bkz.: Şinik, Uçar ve Dik, 2016: 2-9).
Görüldüğü gibi başlangıcından günümüze Türkiye’de belediyeleri düzenleyen pek çok nizamname veya kanun olmuştur. Biz bunların hepsi üzerinde Fransız etkisinin bulunduğu düşünüyoruz. Bu düşüncemizi ispatlamak için, bunların her birini kendi dönemlerinde Fransa’da yürürlükte olan belediyelere ilişkin kanunlarla karşılaştırmak gerekir. Ancak böyle bir çalışma bir makale sınırlarının aşacaktır. Bu nedenle biz bu nizamname ve kanunlardan sadece birini seçip, onun ile o dönemde Fransa’da yürürlükte olan Belediye Kanununu karşılaştıracağız.
Bu karşılaştırma için seçtiğimiz Türk kanunu, 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunudur. Bu Kanunu seçmemizin iki nedeni vardır. Bir kere bu Kanun, belediyelere ilişkin kendisinden önce gelen bütün nizamname ve kanunlardan daha kapsamlı, daha ayrıntılı bir kanundur. Kanunda toplam 165 madde vardır. Kendisinden önce belediyelerle ilgili çıkarılan kanunlarda olan pek çok hükmün aynısı veya benzeri bu kanun da vardır. İkinci olarak Cumhuriyet döneminde Türk belediye kanunları ile Fransız belediye kanunları arasında bir benzerlik var ise, aynı benzerliğin Fransız kanunları ile Osmanlı kanunları arasında evleviyetle olacağı tahmin edilebilir. Osmanlı belediye sisteminin Cumhuriyet dönemi sisteminden çok daha fazla Fransız etkisi altında olduğu malumdur. Yani Cumhuriyet döneminde bile Fransız etkisi var ise aynı etkisinin Tanzimat sonrası Osmanlı döneminde haydi haydi olması gerekir.
Türk belediye sistemi üzerinde Fransız etkisinin olduğu ispatlamak için 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu ile Fransa’da belediyelere ilişkin kendi döneminde yürürlükte olan kanun arasında benzerliklerin olması gerekir. Bu nedenle karşılaştırma yapabilmek için 1930 yılında Fransa’da yürürlükte olan belediyelere ilişkin kanunu tespit etmemiz gerekmektedir. Bu Kanun 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Kanundur.[12] Bu Kanunu bu çalışmada zaman zaman ‘5 Nisan 1884 tarihli Kanun’, ‘5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanunu’, ‘1884 Fransız Belediye Kanunu’ veya bazen de kısaca ‘Fransız Belediye Kanunu’ olarak zikredeceğiz.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunu ile 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu arasında ilk benzerlik madde sayıları bakımındandır: Fransız Kanunu 168, Türk Kanunu 165 madde uzunluğundadır. Her iki Kanun da belediyeleri oldukça ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir.
1884 tarihli bu Fransız Belediye Kanunu, 1930 yılında yürürlükte olduğu gibi günümüzde de yürürlüktedir. Ancak 21 Şubat 1996 tarih ve 96-142 sayılı Kanun[13] ile ‘Mahallî İdareler Genel Kodu (Code général des collectivités territoriales)’nun bir kısmı hâline gelmiştir. Kodun L2111-1 maddesinden başlayıp L2581-1 maddesine kadar devam eden ‘İkinci Kısmı’nı oluşturur.[14]
Şimdi 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu ile 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunun hükümlerini, bunların öngördükleri organların sayıları, isimleri, kuruluşları, işleyişleri ve görev ve yetkileri bakımından karşılaştıralım.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanununa göre belediyenin, idarî birimleri dışında, conseil municipal ve maire[15] olmak üzere iki temel organı vardır (m.1).[16]
3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu ise ‘belediye meclisi’, ‘belediye encümeni’ ve ‘belediye başkanı’ olmak üzere üç organ kurmuştur. Aşağıda ayrıntılarıyla göstereceğimiz gibi Türkiye’deki ‘belediye meclisi’ ile Fransa’daki ‘conseil municipal’ ve ‘belediye başkanı’ ile ‘maire’ arasında büyük benzerlikler vardır. Ancak 3 Nisan 1930 tarihli Türk Belediye Kanununun kurduğu ‘belediye encümeni’nin benzeri bir kurum 5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununda yoktur. Bu husus, Türk ve Fransız belediye sistemleri arasında önemli bir farklılıktır. Bu konuya biraz aşağıda ayrıca değineceğiz.
Şimdi belediye encümenini bir yana bırakarak, belediye meclisi ve belediye başkanına ilişkin 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanununu ile 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu hükümlerini karşılaştıralım. Conseil municipal - belediye meclisi karşılaştırmasıyla işe başlayalım.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanununun kurduğu ilk organ, conseil municipal (‘konsey münsipal’ diye okunur)’dir. Conseil municipal belediye idaresinin karar organıdır. Biz bu makalede yukarıda da belirtildiği gibi bir yanlışlığa yol açmamak için belediye organlarının isimlerini Türkçeye çevirmiyor; Fransızca olarak kullanıyoruz. Ancak belirtelim ki, conseil municipal’i Türkçeye çevirseydik, bunu ‘belediye meclisi’ olarak çevirebilirdik.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunu, conseil municipal’i, 10 ilâ 72’nci maddeleri arasında Des conseil municipaux başlıklı Titre II’de düzenlemektedir. Titre II de kendi içinde iki Chapitre’e ayrılmaktadır. Kanunun 10 ilâ 45’inci maddelerini kapsayan Formation des conseils municipaux başlıklı birinci Chapitre’de conseil municipal’lerin kuruluşu; Kanunun 46 ilâ 72’nci maddelerini kapsayan Fonctionnement des conseils municipaux başlıklı ikinci Chapitre’de ise conseil municipal’lerin çalışma usûlleri düzenlenmiştir.
3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu da ‘belediye meclisi’ni Kanunun 20 ilâ 76’ncı maddelerini kapsayan ‘Belediye Meclisi’ başlıklı ‘Üçüncü Fasıl’da düzenlemektedir. Bu faslın ilk başlığı ‘Teşkilatı’ kelimesinden oluşmaktadır. Belediye meclislerinin çalışması ise, ‘İçtimalar, müzakereler, kararlar’ başlığı altında yer alan 54 ilâ 76’ncı maddelerde düzenlenmektedir.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununa göre (m.10), conseil municipal’in üye sayısı ‘commune (belde)’nin büyüklüğüne göre 12 ilâ 32 arasında değişmektedir. 1930 Türk Belediye Kanununa göre (m.21) de belediye meclisi üye sayısı 12’den başlayıp beldenin nüfus büyüklüğüne göre artmaktadır.
1884 Fransız Kanununa göre conseil municipal üyeleri dört yıl için seçilir (m.41). 1930 Türk Belediye Kanununa göre de belediye meclisinin görev süresi dört yıldır (m.20).
1884 Fransız Kanununa göre conseil municipal üyeleri genel oyla doğrudan doğruya halk tarafından seçilir (m.14). 1930 Türk Kanununa göre de belediye meclisi üyeleri beldedeki seçmenler tarafından doğrudan doğruya seçilirler (m.20).
Her iki Kanun da seçme ve seçilme ehliyeti şartlarını benzer şekilde düzenlemiştir. 1884 Fransız Kanununun 14 ve 32 ile 1930 Türk Kanunun 23 ve 24’üncü maddeleri karşılaştırılabilir. Keza devlet memurlarının görev ve yetkilerindeki beldelerde belediye meclisi üyesi olamayacakları hakkında Türk Kanunun 25’inci maddesi ile Fransız Kanununun 33 ve 34’üncü maddeleri karşılaştırılabilir.
Yakın akrabaların belediye meclisinde üye olamaması hakkında Fransız Kanununun 35’inci maddesi hükmü ile Türk Kanununun 27’nci maddesi arasında benzerlik vardır.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Belediye Kanunu conseil municipal’lerin çalışma usûllerini 46 ilâ 72’nci maddelerinde düzenlemiştir. Türkiye’de belediye meclisi çalışma usûlleri de 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 54 ilâ 76’ncı maddelerinde düzenlenmiştir.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununun 46’ncı maddeye göre, conseil municipal’in, Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında olmak üzere yılda dört defa olağan toplantı dönemi vardır. Her bir toplantı dönemi onbeş gündür. Bu süre ancak valinin izniyle uzatılabilir. İstisnaen bütçenin görüşüldüğü toplantı dönemi altı haftaya kadar çıkabilir. Benzer hükümler 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununda da vardır. Bu Kanunun 54’üncü maddesine göre, belediye meclisi, Şubat, Nisan ve Kasım aylarının başlangıcında olmak üzere yılda üç defa olağan olarak toplanır. ‘Bütçe müzakeresine tesadüf eden içtima müddeti en çok otuz gün olup diğer içtimaların müddeti en çok on beş gündür’ (m.54). Toplantı süresinin valinin izniyle uzatılması mümkündür (m.46/2). Olağan toplantı dönemine ilişkin Fransız ve Türk belediye kanunları arasındaki benzerlik ortadadır.
1884 Fransız Kanunu (m.47), vali veya kaymakama ve keza belediye başkanına conseil municipal’i olmak üzere toplantıya çağırma yetkisi de vermiştir. Aynı şekilde 1930 Türk Belediye Kanunu da (m.30/2), belediye başkanına ve valiye belediye meclisini olağanüstü toplantıya çağırma yetkisini vermiştir. Her iki Kanun da belediye meclisine olağanüstü toplantıda toplantıya çağrılma sebebi dışında bir konuyu görüşmesini yasaklamaktadır.
1884 Fransız Kanununa göre conseil municipal, üye tamsayısı yarısından bir fazlasıyla toplanabilir (m.50). 1930 Türk Belediye Kanununa göre ise “meclis, azayı mürettep adedinin yarısından fazla aza hazır bulunmadıkça müzakere icra edemez”[17] (m.59).
1884 Fransız Kanununun 50’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, aralarında en az üç gün bulunan iki toplantıda meclis gerekli yeter sayı ile toplanamamış ise, üçüncü toplantıda toplantı yetersayısı aranmaz. Gelen üyelerle meclis toplanır. Aynı hüküm 1930 Türk Belediye Kanununda da vardır (m.68). Ancak üçüncü toplantıda değil, ikinci toplantıda toplantı yeter sayısı aranmaz. Toplantılar arasında en az üç günlük mühlet şartı Türk Kanununda da vardır.
1884 Fransız Kanununa göre belediye meclisinde kararlar, oylamaya katılanların salt çoğunluğuyla alınır (m.51). Oyların eşit dağılımı durumunda başkanın oyu ağır basar. Aynı şekilde 1930 Türk Kanununun 59’uncu maddesinde de “kararları mevcut azanın ekseriyetile ittihaz olunur. Reylerde müsavat vukuunda reisin bulunduğu taraf tercih olunur” denmektedir.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununa göre meclis toplantılarına maire, yani belediye başkanı başkanlık eder (m.52). 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanununa göre ise “belediye meclisine belediye reisi riyaset eder” (m.58). 1884 Fransız Belediye Kanununa göre belediye başkanının hesaplarının görüşüldüğü meclis toplantısına, belediye başkanı değil, meclisin o toplantı için seçtiği bir başkan başkanlık eder (m.52/2). Benzer hüküm 1930 Türk Belediye Kanununda da vardır (m.60).
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununa göre belediye meclisi toplantıları alenidir. Ancak belediye meclisi belediye başkanının veya üç üyenin istemesi üzerine gizli toplantı yapılmasına karar verebilir (m.54). Benzer hüküm 1930 Türk Belediye Kanununda da vardır (m.56).
Fransız Kanununun 55’inci maddesine göre, meclisin toplantı düzeninden belediye başkanı sorumludur. Düzeni bozanları salondan çıkartır. Aynı hüküm Türk Belediye Kanununda da vardır (m.65).
1884 Fransız Belediye Kanunu (m.59), her toplantı döneminde kendisine sunulan konuları incelenmesi için komisyonlar kurabileceğini öngörmektedir. Benzer hüküm 1930 Türk Belediye Kanunun da vardır (m.62).
1884 Fransız Belediye Kanunu (m.60), meşru mazereti olmaksızın ardışık üç toplantıya gelmeyen üyelerin istifa etmiş sayılmasını öngörmektedir. Aynı hüküm, 1930 Türk Belediye Kanununda da vardır (m.60)
Fransa’da belediye meclisi görev ve yetkileri ile kararlarının kesinleşme usûlü 5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununun 61 ilâ 72’nci maddelerinde düzenlenmiştir. Meclisin görev ve yetkileri Kanunun 61’inci maddesinde sayılmıştır. Kararların kesinleşmesi ile ilgili olarak Kanunda şöyle bir ayrım yapılmıştır:
a) 5 Nisan 1884 tarihli Fransız Belediye Kanununun 68’inci maddesine göre, belediye meclisinin bu maddede 13 bent hâlinde sayılan kararlarının yürürlüğe girebilmesi için vali tarafından onaylanmaları gerekir.[18] Bu kararlar valinin onamasıyla icraî hâle gelirler (m.69/1).[19] Vali bunları onamayı reddederse veya bir ay içinde kararını bildirmez ise, belediye meclisi İçişleri Bakanına itiraz edebilir (m.69/3).[20]
3 Nisan 1930 tarihli Türk Belediye Kanunu da benzer bir usûl öngörmüştür: Adı geçen kanunun 71’inci maddesine göre “yetmişinci maddenin 1, 2, 3, 4, 5, 8, 9, 13 üncü fıkralarında gösterilen işler ve 15 inci fıkrada mezkûr belediye zabıtasına müteallik talimatnameye ait olan belediye meclisleri mukarreratı, mahallî en büyük mülkiye memurunun tasvibile mer'iyet kesbeder. Bu memurlar mezkûr kararları bir hafta zarfında tasdik etmedikleri takdirde belediye meclisinin tetkik talebi üzerine Şurayı Devlet tarafından bir ay zarfında verilecek kararlar kat'idir”.
b) 5 Nisan 1884 tarihli Fransız Belediye Kanununa göre, belediye meclisinin diğer kararlarının yürürlüğe girebilmesi için prensip olarak valinin onamasına gerek yoktur. Bunlar icraî niteliktedir. Ancak Fransız Kanunu, 65 ve 66’ncı maddeleriyle, bu tür kararlar üzerinde de bir denetim mekanizması öngörmektedir. Vali, 30 gün içinde, resen veya ilgililerin 15 gün içinde yapacakları talep üzerine, belediye meclisinin diğer kararlarını da iptal edebilir. Valinin iptal kararına karşı belediye meclisi veya ilgili olan herkes Danıştayda iptal davası açabilir (m.67).
Benzer çözüm 3 Nisan 1930 tarihli Türk Belediye Kanunu tarafından da benimsenmiştir. Belediye meclisinin Kanunun 71’inci maddesinde sayılan kararları dışındaki kararları prensip olarak vali veya kaymakamın onamasına tâbi değildir. Ancak bu kararlar hakkında 73 maddenin öngördüğü usûlle denetim yapılma ihtimali vardır. Bu kararlara ilân tarihinden itibaren 10 gün içinde vilâyet merkezi olmayan beldelerde belediye başkanı veya alâkadarlar tarafından valiliğe; vilâyet merkezi olan beldelerde belediye başkanı veya alâkadarlar tarafından İçişleri Bakanlığına müracaatla itiraz olunabilir. Vilâyete yapılan itirazlar vilâyet idare heyeti tarafından on beş gün içinde; İçişleri Bakanlığına yapılan itirazlar ise bir ay zarfında Danıştay tarafından karara bağlanır.
Görüldüğü gibi 5 Nisan 1884 tarihli Fransız Belediye Kanununun ve 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun belediye meclisinin oluşumuna, çalışma usullerine ve keza kararlarının icrailiğine ilişkin hükümleri arasında önemli benzerlikler vardır.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanununun kurduğu ikinci organ, maire’dir. Maire (‘mer’ diye okunur), belediye idaresinin yürütme organıdır. Maire’in Türkçe karşılığı ‘belediye başkanı’dır.[21] Maire ve adjoints (belediye başkan yardımcıları), 5 Nisan 1884 tarihli Kanunun 73 ilâ 109’uncu maddeleri arasında yer alan ‘Des maires et des adjoints’ başlıklı ‘Titre III’de düzenlemiştir.
Fransız Kanununun 73’üncü maddesine göre her belediyede bir maire ve bir veya birden fazla sayıda adjoint (belediye başkanı yardımcısı) bulunacaktır. Belde nüfusu arttıkça, onikiyi geçmemek şartıyla, belediye başkan yardımcısı sayısı da artmaktadır.
Fransız Kanununa göre maire doğrudan doğruya halk tarafından seçilmemektedir. Maire (belediye başkanı), conseil municipal (belediye meclisi) tarafından kendi üyeleri arasından seçilmektedir (m.76). 19 Temmuz 1963 tarih ve 307 sayılı Kanundan önce Türkiye’de belediye başkanları doğrudan doğruya halk tarafından değil, belediye meclisi tarafından seçiliyordu (m.89).[22] 1963’e kadar belediye başkanlarının seçim usûlü bakımından Fransız ve Türk sistemleri arasında benzerlik olduğunu söyleyebiliriz.
Fransa’da belediye başkanının görev ve yetkileri, 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Kanununun 88 ve devamı maddelerinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Türkiye’de belediye başkanının görev ve yetkileri 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 98 ve devamı maddelerinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Fransa’da belediye başkanı görev ve yetkileri ile Türkiye’de belediye başkanı görev ve yetkileri arasında benzerlik vardır.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Belediye Teşkilatı Hakkında Kanun ile 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanunu arasında sadece belediye meclisi ve belediye başkanı bakımından değil, diğer hükümleri bakımından da pek çok benzerlik vardır. Örneğin Fransız Kanununun 132 ilâ 150’nci maddeleri arasında ‘Du budget communal’ başlıklı ‘Chapitre III’ ile 1930 Belediye Kanununun 110 ilâ 132’nci maddeleri arasında yer alan ‘Belediye Bütçesi’ başlıklı ‘Altıncı Fasıl’ arasında pek çok benzerlik vardır. Hatta şunu gözlemleyebiliriz ki, bütçe gibi teknik konularda Fransız ve Türk belediye kanunların arasında benzerlik oranı daha da artmaktadır.
5 Nisan 1884 tarihli Fransız Kanununun (m.161-163) belediyeler arasında ortak işler konusunda ‘commission syndicale’ tesisine ilişkin hükümlerin benzerleri 3 Nisan 1930 tarihli Türk Belediye Kanunun 133-148’inci maddelerinde vardır. Not edelim ki, bu maddeler, her iki Kanunun sisteminde aynı yerdedir.
5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Kanun ile 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu arasında kurulan organların oluşum tarzları, çalışma usulleri, görev ve yetkileri bakımından değil, aynı zamanda bunları düzenleyen hükümlerinin ifade biçimleri bakımından da bazı benzerlikler vardır. Bunlara örnek vermek için aşağıda bir tablo yaptık.
Tablo 1. 1884 Fransız ve 1930 Türk Belediye Kanunları Arasındaki Benzerliklere Örnekler
5 NİSAN 1884 TARİHLİ FRANSIZ BELEDİYE TEŞKİLATI HAKKINDA KANUN[23] |
3 NİSAN 1930 TARİH VE 1580 SAYILI BELEDİYE KANUNU[24] |
Article 2: Le changement de nom d'une commune est décidé par décret du Président de la République sur la demande du conseil municipal, le conseil général consulté et le Conseil d'État entendu. |
Madde 9: Bir beldenin isminin değiştirilmesi belediye meclisinin ve vilâyet idare heyetinin kararı üzerine Şurayı Devletin mütaleası alınarak İcra Vekilleri Heyetinin tasdiki ile yapılır. |
Article 35/2: Dans les communes de 501 habitants et au-dessus, les ascendants et les descendants, les frères et les alliés au même degré ne peuvent être simultanément membres du même conseil municipal. |
Madde 27: Birinci derecede usul ve furu, birinci derecede civar ve bu derecelerdeki sıhrî hısımlar bir mecliste birleşemezler |
Article 46: Les conseils municipaux se réunissent en session ordinaire quatre fois l'année en février, mai, août et novembre. La durée de chaque session est de quinze jours; elle peut être prolongée avec l'autorisation du sous-préfet. La session pendant laquelle le budget est discuté peut durer six semaines. |
Madde 54: Meclis, Şubat, Nisan, Teşrinisani ayları iptidasında olmak üzere senede üç defa adiyen içtima eder. Bütçe müzakeresine tesadüf eden içtima müddeti en çok otuz gün olup diğer içtimaların müddeti en çok on beş gündür. |
Article 47: Le préfet ou le sous-préfet peut prescrire la convocation extraordinaire du conseil municipal. Le maire peut également réunir le conseil municipal chaque fois qu'il le juge utile. Il est tenu de le convoquer quand une demande motivée lui en est faite par la majorité en exercice du conseil municipal. Dans l'un et l'autre cas, en même temps qu'il convoque le conseil, il donne avis au préfet ou au sous-préfet de cette réunion et des motifs qui la rendent nécessaire. La convocation contient alors l'indication des objets spéciaux et déterminés pour lesquels le conseil doit s'assembler, et le conseil ne peut s'occuper que de ces objets. |
Madde 54/2: … Mühim ve müstacel bir iş çıkarsa belediye reisinin yazılı daveti veya azadan üçte birinin esbabı mucibeli talep ve teklifi üzerine veyahut valinin resen davetile meclisler fevkalâde olarak toplanırlar. Fevkalâde içtimalarda davete sebep olan maddeden gayrı bir iş müzakere edilemez. |
Article 48: Toute convocation est faite par le maire. Elle est mentionnée au registre des délibérations, affichée à la porte de la mairie et adressée par écrit et à domicile, trois jours francs au moins avant celui de la réunion. En cas d'urgence, le délai peut être abrégé par le préfet ou le sous-préfet. |
Madde 55: Adi ve fevkalâde içtimaların ruznamesi belediye reisi tarafından en az bir hafta evvel umum belediye azasının beldedeki adreslerine gönderilir ve mahallî gazeteler ve sair münasip vasıtalarla ilân edilir. Müstacel hallerde bu müddet üç güne indirilebilir
|
Article 50: Le conseil municipal ne peut délibérer que lorsque la majorité de ses membres en exercice assiste à la séance. |
Madde 59: Meclis, azayı mürettep adedinin yarısından fazla aza hazır bulunmadıkça müzakere icra edemez. |
Article 50/2: Quand, après deux convocations successives, à trois jours au moins d'intervalle et dûment constatées, le conseil municipal ne s'est pas réuni en nombre suffisant, la délibération prise après la troisième convocation est valable, quel que soit le nombre des membres présents. |
Madde 68: Belediye meclisinin içtimaında mürettep azanın ekseriyeti hazır değilse meclis reisi meclisi tatil ve en az üç gün sonra içtima etmek üzere günü tespit ve mahallî vasıtalarla ilân eder. İkinci içtimada kaç aza olursa olsun mevcut aza ile müzakere yapılır ve karar verilir. |
Article 51: Les délibérations sont prises à la majorité absolue des votants. En cas de partage, sauf le cas de scrutin secret, la voix du président est prépondérante. |
Madde 59: Kararları mevcut azanın ekseriyetile ittihaz olunur. Reylerde müsavat vukuunda reisin bulunduğu taraf tercih olunur. |
Article 52: Le maire, et à défaut celui qui le remplace, préside le conseil municipal. |
Madde 58: Belediye meclisine belediye reisi riyaset eder. |
Article 52/2: Dans les séances où les comptes d'administration du maire sont débattus, le conseil municipal élit son président |
Madde 60: Belediye reisinin bir senelik icraatına dair meclise vereceği raporun müzakeresi esnasında meclise müntahap reis vekili tarafından riyaset olunur |
Article 54: Les séances des conseils municipaux sont publiques. Néanmoins, sur la demande de trois membres ou du maire, le conseil municipal, par assis et levé, sans débats, décide s'il se formera en comité secret. |
Madde 56: Meclis müzakeresi açıktır. Reis veya aza tarafından teklif vukuunda meclisin ekseriyetle vereceği karar üzerine gizli celse yapılabilir. |
Article 55 : Le maire a seul la police de l'assemblée. Il peut faire expulser de l'auditoire ou arrêter tout individu qui trouble l'ordre. |
Madde 65: Meclis reisi meclisin nizam ve intizamını temin ile mükelleftir. Müzakereyi dinlemeğe gelenlerden nümayiş ve gürültü yapanlar içtima salonundan çıkarılır. |
Article 59 : Le conseil municipal peut former, au cours de chaque session, des commissions chargées d'étudier les questions soumises au conseil, soit par l'administration soit par l'initiative d'un de ses membres. |
Madde 62: Belediye meclisi her içtima müddeti için ruznamelerdeki meseleleri tetkik etmek üzere encümenler teşkil edebilir. |
Article 60: Tout membre du conseil municipal qui, sans motifs reconnus légitimes par le conseil, a manqué à trois convocations successives, peut être … déclaré démissionnaire par le préfet, |
Madde 69: Bir birini müteakip üç içtima gününde bilâmâzeret içtimalarda hazır bulunmayan aza meclis kararile istifa etmiş addolunur |
Article 63: Sont nulles de plein droit: 1. Les délibérations d'un conseil municipal portant sur un objet étranger à ses attributions ou prises hors de sa réunion légale 2. Les délibérations prises en violation d'une loi ou d'un règlement d'administration publique Article 65: La nullité de droit est déclarée par le préfet en conseil de préfecture. |
Madde 74: Adi ve fevkalâde içtimalar haricinde veya vazife ve salâhiyeti kanuniye hilâfında veya Devlet kanun ve nizamnamelerine mugayir olarak ittihaz edilen mülhakat meclisi kararları valinin talebi üzerine vilâyet idare heyeti tarafından vilâyet merkezi olan mahallerde Dahiliye Vekâletinin talebi üzerine Devlet Şurasınca tetkik olunarak tasdik veya iptal olunur. |
Article 68: Ne sont exécutoires qu'après avoir été approuvées par l'autorité supérieure les délibérations portant sur les objets suivants : 1… 13… |
Madde 71: Yetmişinci maddenin 1, 2, 3, 4, 5, 8, 9, 13 üncü fıkralarında gösterilen işler ve 15 inci fıkrada mezkûr belediye zabıtasına müteallik talimatnameye ait olan belediye meclisleri mukarreratı, mahallî en büyük mülkiye memurunun tasvibile mer'iyet kesbeder. … |
Article 76: Le conseil municipal élit le maire et les adjoints parmi ses membres, au scrutin secret et à la majorté absolue. Si, après deux tours de scrutin, aucun candidat n'a obtenu la majorité absolue, il est procédé à un troisième tour de scrutin et l'élection a lieu à la majorité relative. |
Madde 89: Belediye reisleri meclisten veya bu kanuna göre intihap olunmak hakkını haiz olmak üzere hemşeriler içinden veya hariçten dört sene için gizli rey ile aza adedi mürettebinin ekseriyeti ile meclis tarafından intihap olunur. İlk intihapta reylerde matlûp ekseriyet hasıl olmazsa en çok rey alan üç namzet tekrar intihaba arzolunur. İkinci intihapta bunlardan en çok rey alan intihap edilir. |
Article 77: La séance dans laquelle il est procédé à l'élection du maire est présidée par le plus âgé des membres du conseil municipal. |
Madde 89/1-Son Cümle: Belediye reisî intihabında meclise azadan en yaşlısı riyaset eder. |
Article 82: Le maire … peut, sous sa surveillance et sa responsabilité, déléguer par arrêté une partie de ses fonctions à un ou plusieurs de ses adjoints… |
Madde 101: Belediye reisi kendi mes'uliyet ve nezareti altında kendine ait vezaiften bir kısmını namına tedvir ve intaç etmek üzere muavinlerine tevdi eylemek salâhiyetini haizdir. |
Türk belediye sisteminin Fransız etkisi altında ortaya çıktığını ve günümüzde de Fransız etkisinin devam ettiğini söyleyebiliriz. 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununu ilga eden 3 Temmuz 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu, özgün bir kanun değildir. 3 Temmuz 2005 tarihli yeni Belediye Kanunu çok büyük ölçüde 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanununun kurduğu belediye sistemini esas almıştır. Hâliyle bu ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Bununla birlikte 3 Temmuz 2005 tarihli yeni Belediye Kanununun öngördüğü organların (belediye meclisinin, belediye encümeninin ve belediye başkanının) kuruluş tarzları, çalışma usûlleri, görev ve yetkileri ile 3 Nisan 1930 tarihli eski Belediye Kanununun kurduğu organların oluşum tarzları, çalışma usûlleri, görev ve yetkileri arasında çok büyük benzerlikler olduğu genel olarak gözlemlenebilir.
Bu nedenle, biz, Fransız belediye sisteminin etkisini 3 Nisan 1930 tarihli Türk Belediye Kanunu dolayısıyla 3 Temmuz 2005 tarihli yeni Belediye Kanunu üzerinde de devam ettirdiğini düşünüyoruz.
Yukarıda Fransız ve Türk belediye sistemleri arasında benzerlikleri gördük. Burada belirtelim ki, Fransız ve Türk sistemleri arasında iki konuda benzerlik değil, farklılık vardır. Bunlar belediye encümenleri ve büyükşehir belediyeleridir. Şimdi bunları görelim.
3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 77 ilâ 87’nci maddeleri arasında yer alan ‘dördüncü faslı’nda ‘belediye encümeni’ düzenlenmiştir. 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanununda Türkiye’deki ‘belediye encümeni’nin dengi bir organ yoktur. Fransız ve Türk belediye sistemleri arasında en önemli fark Türkiye’de bulunan ‘belediye encümeni’ benzeri bir organın Fransa’da bulunmamasıdır.
Bu farkın sebebini, yani Fransız belediye sisteminde bulunmayan bir organının 1930’da Türk belediye sistemine getirilmesinin nedenini biz anlayabilmiş değiliz.
3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 20 Mart 1929 tarihli Esbabı Mucibe Layihasında (s.1 vd.)[25], 28 Mayıs 1929 tarihli Dahiliye Encümeni Mazbatasında (s.20 vd)[26] ve keza bu Kanunun TBMM Genel Kurulunda kabulü sırasında yapılan müzakerelerde[27] ‘belediye encümeni’nine neden ihtiyaç duyulduğuna ilişkin bir açıklama yoktur. Maalesef TBMM Genel Kurul görüşmelerine bakıldığında bu Kanunun pek çok maddesinin, özellikle sonlarına doğru olan maddeleri üzerinde ciddi bir tartışma yapılmadan kabul edildiği görülmektedir.[28]
Bu arada belirtelim ki, 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Türk Belediye Kanununun, 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunundan ayrıldığı bu ‘özgün’ düzenleme, demokratiklik bakımından pek de övünülecek bir düzenleme değildir. Zira 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanununun 77’nci maddesine göre “belediye encümeni, belediye reisi ile müntehap encümen azasından ve 88 inci maddede yazılı daire reislerinden teşekkül eder”. Yani bu encümen, halk tarafından seçilen üyeler ile yazı işleri müdürü, muhasebe müdürü, fen işleri müdürü gibi atanmış bir takım belediye memurlarından oluşmaktadır. Belediye encümeni, belediye meclisinin toplanık olmadığı dönemlerde ondan kaynaklanacak boşluğu dolduracak belediyenin bir ‘karar organı’ ise, bu atanmış memurların halk tarafından seçilmiş üyeler arasında ne işi vardır? Bu şekilde oluşturulmuş bir belediye encümeni, demokrasi prensibiyle uyuşmaz. Türk kanun koyucunun, Fransız kanunundan esinlenmeden koyduğu hüküm, yani belediye sistemine ‘Türk katkısı’, anti demokratik bir anlayışın ürünüdür. Bu örneğe bakarak Türk kanunlarının özgün olmamasına, iktibas ürünü olmalarına pek de üzülmemek gerektiğini söyleyebiliriz.
Burada belirtelim ki, 13 Mart 1329 (1913) tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanun-ı Muvakkati de il özel idaresi için görev ve yetkileri bakımından belediye encümenine benzer bir ‘vilayet encümeni’ öngörüyordu (m.136-144). 1913 Kanun-ı Muvakkatinin öngördüğü vilayet encümeni, 10 Ağustos 1871 tarihli 10 Ağustos 1871 tarihli Genel Meclisler Hakkında Fransız Kanununun[29] 69 ilâ 88’inci maddelerinde düzenlenmiş olan commission départementale’den örnek alınmıştı. Gerek 1913 Kanun-ı Muvakkatinin öngördüğü vilayet encümenin, gerekse 10 Ağustos 1871 tarihli Fransız Kanununun öngördüğü commission départementale’de demokratik açısından bir problem yoktu; çünkü her iki Kanuna göre de söz konusu encümenin/commission’un bütün üyeleri halk tarafından seçilmiş vilayet umumî meclisi/conseil général de département tarafından kendi üyeleri arasından seçiliyordu.
3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun niçin böyle anti demokratik bir düzenlemeye gittiğini anlamak mümkün değildir. Belirtelim ki, 75 yıl sonra yerel yönetimler alanında ‘reform’ olarak takdim edilen 3 Temmuz 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu da üyelerinin yarısı belediye meclisi tarafından seçilen, diğer yarısı ise belediyenin atanmış memurlarından oluşan ‘belediye encümeni’ne yer vermiştir (m.33-36). 5393 sayılı Belediye Kanununun bu anti demokratik oluşumu öngören 33’üncü maddesi hakkında o dönem anamuhalefet partisi ve Cumhurbaşkanını iptal davası açmamıştır. O günden bu yana 12 yıl geçmiş olmasına rağmen bu konuda Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla bir dava da gelmemiştir. Oysa bu madde, Anayasamızın mahallî idarelerin karar organlarının seçim yoluyla belirlenmesini öngören 127’nci maddesine apaçık bir şekilde aykırıdır.[30]
İlave edelim ki, 5 Ekim 1877 tarihli Osmanlı Vilayet Belediye Kanununda[31] belediye encümenine ilişkin bir hüküm yoktur. Bu Kanuna göre belediyenin karar organı bütün üyeleri halk tarafından seçilen ‘belediye meclisi’dir (m.4-38). 1877 Belediye Kanunu dahi bu bakımdan 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu ve keza 3 Temmuz 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunundan daha demokratiktir.
Günümüzde pek çok ülkede nüfusu milyonu geçen şehirler vardır. Büyük şehirlerin küçük şehirlerle aynı belediye sistemiyle yönetilmesi beklenemez. Pek çok ülkede genel belediye sisteminden ayrı, büyük şehirlere özgü belediye sistemleri oluşturulmuştur. Türkiye’de ilk defa 8 Mart 1984 tarih ve 195 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle büyükşehir belediyeleri kurulmuştur. Bu KHK, daha sonra 27 Haziran 1984 tarih ve 3030 sayılı Kanunla değiştirilerek kabul edilmiştir. 3030 sayılı Kanun, 2004 yılında yürürlükten kaldırılmış ve yerine 10 Temmuz 2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kabul edilmiştir. Ocak 2018 itibarıyla Türkiye’de 30 adet büyükşehir belediyesi vardır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun kurduğu organların (belediye meclisinin, belediye encümeninin ve belediye başkanının) oluşum tarzları ve çalışma usûlleri, görev ve yetkileri çok büyük ölçüde normal belediyelerin organlarının oluşum tarzlarına, çalışma usûllerine ve görev ve yetkilerine benzer. Keza 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununda hüküm bulunmayan hâllerde bu belediyelere adı geçen Kanunun 28’inci maddesi uyarınca genel hüküm olarak 3 Temmuz 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümleri uygulanır. Dolayısıyla, büyükşehir belediyesi sisteminde, 5393 sayılı Belediye Kanunu dolayısıyla belirli bir Fransız etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak Türk büyükşehir belediyesi sisteminin, yani 3030 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun veya 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Fransa’dan esinlendiğini söylemek mümkün değildir.
Fransa’da da genel belediye sisteminden ayrı, Paris, Lyon ve Marsilya şehirleri için öngörülmüş özel belediye sistemleri vardır (Faure, 2016: 244-355; Ferstenbert, Priet ve Quilichini, 2017: 163-170). Fransa’da bu üç büyük şehrin belediyeleri, diğer belediyelerden farklı olarak, geçmişte de günümüzde de özel kanunlarla (örneğin 31 Aralık 1982 tarih ve 82-1169 sayılı Kanunla) düzenlenmişlerdir. Bu şehirler bizdeki ilçe belediyelerine benzetebileceğimiz şekilde kendi içlerinde Türkçeye ‘daire’ diye çevirebileceğimiz ‘arrondissement’ denen bölümlere ayrılmıştır (Faure, 2016: 345). İlk defa Paris şehri 11 Ekim 1795 (19 vendémiaire yıl IV) tarihli Kanunla 12 arrondissement’a bölünmüştür. 16 Haziran 1859 tarihli Kanunla arrondissement sayısı 20’ye çıkarılmıştır. Günümüzde de Paris’te 20 arrondissement vardır (Faure: 2016: 347).
Fransa’daki büyükşehir belediye sistemi ile Türkiye'deki büyükşehir belediye sistemi arasında pek çok farklılık vardır. Örneğin Fransa’da Paris, Lyon ve Marsilya belediyelerinin bölümleri olan arrondissement’ların ana belediyeden ayrı bir tüzel kişilikleri yoktur (Faure, 2016: 345). Türkiye’de ise büyükşehir belediyesinin parçası olan büyükşehir ilçe belediyelerinin büyükşehir belediyesinden ayrı tüzel kişilikleri bulunmaktadır.
Burada belirtelim ki, günümüzde olmasa da geçmişte Fransız büyük şehir belediye sistemi Türkiye’yi etkilemişti. Osmanlı döneminde İstanbul Belediyesi hakkında yapılan düzenlemeler çok büyük ölçüde Paris Belediyesi örnek alınarak yapılmıştı.
28 Aralık 1857 tarihli Daire-i Belediyenin Teşkiline ve Memurlarının Vezaifine Dair Nizamnamesiyle,[32] İstanbul, on dört ‘belediye dairesi (daire-i belediye)’ne bölünmüş ve Beyoğlu ve Galata dairesine ‘altıncı daire-i belediye’ ismi verilmiştir (m.1). İstanbul’un ‘dairelere’ bölünmesinin Paris’ten örnek alındığı söylenebilir. ‘Daire-i belediye’, Paris’teki ‘arrondissement’ların; ‘altıncı belediye-i daire’ de Paris’teki ‘sixième arrondissement’ın karşılığıdır. İlginçtir ki, Beyoğlu ve Galata belediye dairesinin numarası bile Paris’teki ‘sixième arrondissement (altıncı daire)’dan özenilerek belirlenmiştir. Paris Belediyesinin en etkili, en zengin dairesi ‘altıncı daire (sixième arrondissement)’ idi (Toprak, 1993: 220-223). Daha da ilginci, altıncı belediye dairesi meclisinin tutanaklarının Fransızca olarak tutulması öngörülmüştü.[33]
Altıncı Daire-i Belediyenin 10 yıl süreyle başarılı hizmetler vermesinden sonra, bu modelin 6 Ekim 1868 tarihli Dersaadet İdare-i Belediye Nizamnamesiyle[34] bütün İstanbul’a yaygınlaştırılması istendi (Tural, 2003: 106). Daha sonra İstanbul Belediyesi, 5 Ekim 1877 tarihli Dersaadet Belediye Kanunuyla[35] tekrar düzenlendi. Gerek 1868 Nizamnamesi, gerekse 1877 Kanunu, Paris Belediyesi modelini esas alıyordu.
5 Ekim 1877 tarihli Dersaadet Belediye Kanununun 5 Mayıs 1855 tarihli ‘Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunundan[36] esinlendiği söylenebilir (Gözler, 2018: 323). Hâliyle bu konuda ayrıntılı bir karşılaştırmalı inceleme yapmak gerekir ki bu ayrı bir makale konusu olabilir.
Burada sadece şu kadarını söyleyelim: Fransız ve Türk belediye sistemleri arasındaki benzerlik, Osmanlı döneminde bir büyükşehir belediyesi olan İstanbul Belediyesine[37] ilişkin mevcuttu.
Burada söz büyükşehir belediyelerinden açılmışken not etmek gerekir ki, 12 Kasım 2012 tarih ve 6360 sayılı Kanunun 30 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de büyükşehir belediyesi sayısı 30’a yükselmiştir. Bu büyükşehir belediyelerinin pek çoğunun ‘büyükşehir’, yani ‘metropol’ olmadığı apaçıktır. Örneğin bu Kanunla büyükşehir belediyesi kurulan Muğla’nın merkez nüfusu 62.635, Mardin’in merkez nüfusu 88.054’tür. 60 bin nüfuslu bir şehrin normal belediye sisteminden farklı bir sisteme ihtiyaç duyduğu söylenemez.[38]
Belirtelim ki, Fransa’da Paris, Lyon ve Marsilya olmak üzere sadece üç büyük şehirde normal belediye sisteminden farklı bizdeki büyükşehir belediyesi sistemine benzer belediye sistemi vardır.
Türkiye’de halihazırda olan 30 büyükşehir belediyesini, büyükşehir belediyelerinin varlık sebebi ve mantığıyla açıklamak mümkün değildir.
Diğer yandan 12 Kasım 2012 tarih ve 6360 sayılı Kanunla büyükşehir belediyesinin tanımı da değiştirilmiş, büyükşehir belediyesi ‘meskun mahal’ idaresi olmaktan çıkarılmış, il sınırları içinde kalan bütün arazi, büyükşehir belediyesinin sınırları içine dahil edilmiştir. Fransız ve klasik Türk anlayışında belediye, dağların, bayırların, değil, insanların birlikte yaşadığı yerleşim yerlerinin idaresidir. Bu açıdan 6360 sayılı Kanunla yapılan büyükşehir belediyesi tanımı Fransız ve klasik Türk anlayışı ile bağdaşmaz.
Maalesef Türkiye’de son yıllarda bütün illerde büyükşehir belediyesi kurulması yolundaki düşünceler ve çalışmalar artmıştır. Fransa’da böyle bir eğilim yoktur. Fransa’da iki yüz yıldır sadece üç büyük şehirde genel belediye sisteminden farklı bir belediye sistemi kurulmuştur.
Görüldüğü gibi, yukarıda açıklanan belediye encümenleri ve büyükşehir belediyelerine ilişkin iki fark dışında, Fransız ve Türk belediye sistemleri birbirine benzemektedir. 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunu ile 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu arasında, kurdukları organların kuruluş ve işleyişlerine ve keza görev ve yetkilerine ilişkin pek çok benzerlik vardır. Keza sadece organlara ilişkin değil, bütçe gibi başka konulardaki hükümler itibarıyla da bu iki Kanun arasında yüksek oranda benzerlik vardır. Nihayet belirtmek gerekir ki, bu benzerlik sadece bu kanunların maddelerinin anlamları bakımından değil, bazen ifade biçimleri bakımından da mevcuttur. Bu kadar benzerlik rastlantı sonucu olamaz. Bu verilere bakarak, 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun hazırlanmasında 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunundan büyük ölçüde yararlanıldığını söyleyebiliriz.
Ancak 3 Nisan 1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 5 Nisan 1884 tarihli Belediye Teşkilatı Hakkında Fransız Kanunundan madde madde çeviri olduğu sanılmamalıdır. 1930 Belediye Kanunu madde madde çeviri ürünü olan bir kanun değildir; bir çeviriden değil, bir yararlanma ve esinlenmeden bahsetmek daha doğru olur. Bununla birlikte kullanılabilecek terim ne olursa olsun, Türk belediye sisteminin Fransız etkisi altında ortaya çıktığını ve günümüzde de Fransız etkisinin devam ettiği söylenebilir.